Wilt Chamberlain – Basketbolun İlk Büyük Yıldızı

“Wilt Chamberlain, gelmiş geçmiş basketbolcular arasında kesinlikle en iyilerinden biridir ve onun gibisini bir daha asla göremeyeceğiz” demiştir gelmiş geçmiş basketbolcular arasında en iyilerinden biri olarak nitelendirilern Kareem Abdul-Jabbar.

Wilt Chamberlain, Philadelphia’nın kavurucu sıcak bir günü olan 21 Ağustos 1936’da dünyaya gelir. Babası kaynak makinesi ustası ve gardiyan ve annesi beyaz bir ailede hizmetçi olan Wilt’in 8 kardeşi vardır. Chamberlain ailesi, siyah ve beyaz ailelerin beraber yaşadığı orta sınıf bir mahallede ikamet etmektedir. Babasının bütün gün farklı işlerde çalışması sonucu eve geç gelmesi ve annesinin de pazarları hariç her gün akşam saatlerinde eve dönmesi nedeniyle bütün gününü mahalledeki çocuklarla oynayarak geçiren Wilt bu nedenle yaşadığı bölgede sürekli dışarıda olan popüler bir çocuk haline gelir.

İlkokul yıllarında yaşadığı zatürre hastalığı nedeniyle ölümün kıyısından dönen Wilt, yaşam kalım savaşı sırasında bir yıl boyunca okuluna gidemez. Hastalığı nedeniyle zamanının büyük bir bölümünü yatak ve ilaçlarla geçirmek zorunda kalan küçücük bedeni hastalığı atlattıktan sonra adeta bir enerji patlamasına neden olur. O dönemde mahalle aralarında ve okulda popüler olan basketbolu deneyen Wilt bir süre sonra bu spor için “Basketbol sanki süt çocukları için yaratılmış bir oyun” diyerek özellikle Jesse Owens ile beraber siyahlar arasında gelişen atletizme merak sarar 10 yaşında 1.80 boyuyla.

Liseye başlamadan önce 2.01 metre yüksek atlayan, 400 metreyi  49 saniye ve 800 metreyi  1.58 ile koşan, 16.5 metre gülle atan ve 6.70 metre uzun atlayan bu çocuğun yaptıklarını öğretmenler ve okul arkadaşları dışında gören olmaz. Atletizmin her branşında daha 16 yaşında profesyonellere meydan okuyacak şekilde kendini geliştiren Wilt aynı zamanda ara ara basketbol oynamaya devam eder ve oynadığı basit basketbol üstün yetenekli olduğu atletizme göre daha çok ilgi çeker.

Overbrook Lisesi’ne başladığında boyu 2.10 m olan Wilt günde 1 saat oynadığı basketbolu günde 8 saat harcadığı atletizme tercih etmesinin nedeni olarak “Philadelphia’da basketbol adeta kralların oyunu gibiydi, bana “Basketbol oynuyor musun?” diye sorduklarında “Biraz, ama atletizmde en iyi gençler derecelerim var” dediğimde kimse ilgilenmiyordu. Ben de topu elime almaya karar verdim” söyleminde bulunacaktır.

Wilt Chamberlain 01

Lise yıllarında uzun boyu, pota altındaki dominantlığı, kolay sayı atması, ribaund alırken boy avantajının yanına iyi pozisyon almayı geliştirmesi ve blok yapma yetenekleriyle fazlasıyla dikkat çeker. Lisedeki ilk yılını 31 sayı ortalaması ve ikinci yılını 32 sayı ortalamasıyla geçiren Wilt’in rakamları ve oyunu basında yazıldıkça sadece Pennsylvania eyaletinde değil ülke genelinde tanınan genç bir sporcu olur.

Hem kendi ihtiyaçlarını gidermek hem de ailesine maddi destek vermek amacıyla liseye başladıktan sonra yaz tatillerinde Milton ve Helen Kutsher çiftinin sahibi olduğu Kutsher’s Otelinde çalışmaya başlar. Otel sahipleriyle Wilt o kadar iyi anlaşırlar ki Milton ve Helen, genç adam için ikinci ebeveyn haline gelir ve Wilt Chamberlain büyük bir yıldız olduktan sonra bile görüşmeye devam ederler.

Lisedeki ikinci yılının sonunda yaz tatilinde yine oteldeki işine dönen Wilt’in artık ünü de biraz daha artmıştır ve şans eseri o yaz otele gelen Boston Celtics koçu Red Auerbach bu uzun boylu genç yeteneği otelin basketbol sahasında oynarken gördüğünde gözlerine inanamamıştır. O dönem Kansas Üniversitesi’nde geleceğin NBA yıldızı olarak parlamaya başlayan B.H. Horn, NCAA finallerinin de MVP’si olan yetenekli bir basketbolcudur.

Red Auerbach bir tarafına lise yıldızını diğer tarafına da üniversite yıldızını alarak teke tek maç oynamalarını ister. Maçı Wilt 25-10 kazanır ve maçtan sonra B.H. Horn “Eğer lisedeki bir çocuk bu kadar iyiyse kendimi NBA oyuncularıyla mücadele edecek kadar yetenekli görmüyorum” diyerek NBA’ye gitmekten vazgeçer ve traktör mühendisi olarak çalışmaya başlar.

Lisedeki son yılında 3 maç üst üste 74, 78 ve 90 sayı atan Wilt bu yılını da ortalama 35 sayıyla sonlandırır ve 3 yıllık lise kariyerinde 2200 sayının üstüne çıkar. Lise sonunda kendisine en az 200 üniversite basketbol bursu için teklifte bulunur. Bu daha önce görülmemiş ve daha sonra da görülmeyecek olan bir durumdur. Bu üniversiteler arasında yer alan New England Üniversitesi’ni seçmesi için bir önceki yaz tanıştığı Boston Celtics koçu Red Auerbach bir yıl boyunca onu ikna etmeye çalışır.

O dönemde yer alan NBA draft kuralları arasında yerel bölgesel draft ile Boston Celtic’in onu NBA’ye draft edeceğini belirtmesine rağmen Wilt Chamberlain büyük şehirlerde oynamak istemez. Orta sınıf mütevazı bir ailede büyüyerek yine aynı yolda ilerlemeyi devam eden Wilt’in kararı ise önceki yaz tanıştığı ve NBA kariyeri yerine traktör mühendisliğini seçen B.H. Horn ile yaptıkları konuşmalar sonrası Kansas Üniversitesi şeklinde olur.

Üniversitedeki henüz ilk maçında 52 sayı ve 31 ribaund ile oynayan Wilt Chamberlain aynı yıl üniversite tarihinin sayı ve ribaund rekorlarını eline geçirir. 20 yaşındaki genç adam o kadar iyidir ki karşısında kimse duramaz. Smaçlarını o kadar hızlı ve güçlü yapar ki blok için karşısında zıplayan oyuncuların parmaklarının top ve pota arasında sıkışıp kırıldığını bizzat o dönemki takım arkadaşı Joe Ruklick anlatır.

1957 yılındaki NCAA turnuvasına 23 takım katılır ve beyazların yoğun olduğu Texas’ın Dallas şehrinde yapılır. O yıllar, ırkçılığın arttığı ve özellikle siyahların her yerde beyazlar tarafından ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü yıllardır. Böyle bir ortam altında Dallas’ta yapılan turnuvanın öncesinde en büyük isim olan Wilt bütün turnuva boyunca ırkçı söylemlere maruz kalır. Turnuvadaki ilk maçında Dallas’ta yer alan Southern Methodist Universtiy karşısında galibiyet alan Wilt ve arkadaşlarına bütün maç boyunca tükürülmüş, koltuk parçaları atılmış, en aşağılayıcı ırkçı söylemlerde bulunulmuştu. Maç salonunu terk etmek sadece polis eşliğinde mümkün olmuştu.

Bir sonraki maç olan Oklahoma City karşılaşması da tamamen aynı görüntülere sahne olmuş, hatta Wilt yıldızlaştıkça nefretin boyutu artmıştı. Final maçında North Carolina Tar Heels ile karşılaşacak olan Kansas Üniversitesi takımının yıldızı Wilt Chamberlain bu turnuvada başlayan ve hayatı boyunca devam edecek olan insomnia yani uykusuzluk ile tanışır.

Kendisine karşı olan nefret nedeniyle sürekli uyanık olması gerektiğini ve kendisini böyle savunabileceğini bir refleks mekanizması olarak bünyesine alıştıran Wilt, final maçına yorgun çıkar. Rakip takımın koçu Frank McGuire, maçı kazanmak için Wilt’i durdurmak zorunda olduklarını bildiğinden Kansas ne zaman hücum yapsa Wilt’in bir tane önüne ve bir tane de arkasına oyuncu koyarak savunma yaptırır. Top ne zaman Wilt’e gelse bir üçüncü savunmacı da yanlarına yaklaşır. Böylece basketbolda yer alan double-team savunmaya Wilt yüzünden triple-team savunması da eklenmiş olur.

Maçı 53-52 kaybeder Kansas, Wilt ise hayal kırıklığı içinde turnuvanın en iyi oyuncusu ödülünü alır. Üniversitedeki ikinci yılında yine kendisine üçlü savunmalar yapılır, yine ırkçı söylemler devam eder, Wilt yine aynı oyularını oynar ama takımı NCAA’ye katılamaz. Bu anda Wilt artık para kazanması gerektiğini düşündüğünden profesyonel basketbola adım atmaya karar verir ama NBA’in o zamanki kurallarına göre NBA’de oynaması için üniversiteden mezun olması gerekmektedir.

Üniversiteden ayrılışını “Neden üniversiteden ayrılıyorum” isimli hikayeyle anlatan Wilt bunu 10bin dolara Look dergisine satar ki NBA’de o dönem bir yılda bu parayı kazanan oyuncular vardır. Wilt Chamberlain, NBA’ye adım atmadan önce o kadar ünlenir ki Look dışında, Time, Life ve Newsweek gibi ülkenin önemli dergilerinde kendisine yer bulur. Üniversiteyi bitirmek için derslerine devam ederken aynı zamanda profesyonel basketbol oynayan Wilt, NBA’ye başlamadan önce Harlem Globetrotters ile bir yıllığına 50bin dolara anlaşır (Bugünkü 400 bin dolara denk gelir). Henüz NBA’de oynamayan siyahi bir isimdir, 22 yaşındadır ve profesyonellerden daha çok para kazanmaktadır.

Wilt Chamberlain 02

24 Ekim 1959 günü 2.16m boyundaki Wilt Chamberlain Philadelphia Warriors ile NBA’ye adım adar. Çaylak sezonu olsa da 30bin dolara yaptığı anlaşmayla (bugün 240bin dolara denk gelir) NBA’in en yüksek ücretine imza atar. 14 yıllık NBA sezonuna 2 şampiyonluk, 4 MVP, 13 allstar maçı sığdırmış olan Wilt’in hem kendisi hem de NBA tarihi için en büyük gün olan an 2 Mart 1962’de yaşanmıştır.

Takımı Philadelphia Warriors iç sahada New York Knicks’i konuk eder. Maçı 169-147 kazanırken Philadelphia skor dağılımında 100 sayı atan Wilt Chamberlain vardır. NBA’de bir maçta atılan en yüksek sayı olan bu rakam profesyonel basketbol tarihi ele alındığında ve o dönem olmayan üçlük çizgisinin bugünkü gelişimine rağmen muazzam tarihi bir olaydır. NBA rekorlarında 50.4 sayı ve 27.2 ribaund ile en üstte yer alan Wilt Chamberlain kariyerini de 30.1 sayı, 22.9 ribaund ve 4.4 asist ortalamalarıyla tamamlar. O dönemde blok için bir istatistik tutulmadığından tam ortalaması bilinmektedir ancak kariyer blok ortalamasının 7 civarında olduğu söylenmektedir.

Wilt Chamberlain, kariyeri esnasında siyahi örgütlemenin önemli hareketlerinden biri olan Black Panthers için maddi destek yaptığı yönündeki iddiaları sürekli yalanlamıştır. Bunun ötesinde bir siyahi olarak 1968 ve 1972 yıllarındaki ABD başkanlık seçimlerinde cumhuriyetçi Nixon’ı açıkça desteklemiş olup Martin Luther King’in cenazesinde siyahi liderlerin değil de Nixon’ın yanında yürümüştür.

Gençliğinde bütün siyahi karşıtı söylemlere maruz kalmasına rağmen profesyonel hayatında o dönemin tam bir beyaz yıldızı gibi yaşamış, kariyerinin son 5 sezonunu geçirdiği Los Angeles Lakers takımı sayesinde oldukça fazlasıyla zengin beyaz iş adamlarıyla arkadaşlık kurmuş ve kendisi etrafında dönen parayı hiç riske atmamıştır. Spor dünyasında Muhammed Ali, müzik camiasında Nina Simone gibi isimler kariyerlerini bir kenara atarak siyah sivil hareketinin liderleri arasında sürekli yer etmişken siyahi bir yıldız olan Wilt Chamberlain ise beyazların dünyasındaki gösterişli siyah oyuncu olarak anılmıştır.

1973’te kariyerini tamamladıktan sonra Hollywood dünyasında prodüktörlüğe soyunan Wilt aynı zamanda Arnold Schwarzenegger ile ”Conan the Destroyer” filminde beraber rol almıştır. Emekliliği döneminde özellikle amatör sporlara ve sporcularına büyük destek vermeye başlayan Wilt özellikle voleybolun ABD’de gelişmesinde federasyonda dahi yer alarak çok büyük katkı sağlamıştır. Aynı zamanda kendisinin çocukluğunda olduğu gibi destek göremeyen atletizmin genç yeteneklerine burslar sağlayan Wilt, 35 yaş üst 5er yaşlı gruplarda yapılan büyükler turnuvalarına katılmıştır. Bu turnuvalarda kendi yaş grubunda hiçbir zaman basketbol oynamayan Wilt, uzun atlamada sadece eski olimpiyat şampiyonu Charles Dumas tarafından bir kere geçilmiş olup yine eski olimpiyat şampiyonu efsane Al Oerter’ın katıldığı çekiç atmada ise her zaman birinci olmuştur.

1991 yılında yayınlanan otobiyografisinde hayatı boyunca 20bin kadınla beraber olduğunu söylemesi bugün bile dilden dile gezinen bir söylemdir. Ölümünden 3 ay önce işe kendisiyle yapılan bir röportajda kadınlar sorulduğunda Wilt Chamberlain’ın cevabı “1000 kadın ile beraber olmaktansa 1 kadın ile 1000 farklı şekilde beraber olmak daha mutluluk vericidir” şeklinde olmuştur. 12 Ekim 1999’da 63 yaşındayken son 7 yıldır ara ara tetikleyen kalp krizinden bu defa kurtulamamıştır.

Sürekli ışıkların altında olması, kameraların her zaman üzerinde durması, ünlü isimlerle arkadaşlığı ve bu yaşamı kabullenen hayat tarzıyla Wilt Chamberlain, sadece NBA dünyasının aynı zamanda basketbol sporunun ilk büyük yıldızıdır.

Wilt Chamberlain 02

“Basketbolda 50 sayı atmak, 60 sayı atmak büyük bir olaydır ama Wilt 55-60 sayı attığı zaman artık haber olmuyordu.”

KEVIN LOUGHERY

“Wilt kesinlikle benden daha iyi bir oyuncuydu. Pasları, set düzenindeki uyumu, savunması ve takımı için her şeyini vermesi büyüklüğünü gösterirdi.”

BILL RUSSELL

“İlk defa Wilt’i savunuyordum ve savunma pozisyonu olarak arkasında durduğumda ne sahayı ne de oynanan oyunu görebildim. Wilt, topu eline aldı, yanımdan süzüldü, o kadar sert bir smaç yaptı ki top yerde sekip tekrar çemberin içinden geçti ve bana bakarak “Tanıştığımıza memnun oldum” dedi.”

BOB FERRY

“Bir maç esnasında hücum ederken Wilt’in ayağına yanlışlıkla basmak zorunda kaldım. Wilt o kadar çok sinirlendi ve bir sonraki pozisyonda topu kendisi getirerek üzerimden o kadar güçlü bir smaç yaptı ki top ayağımın üzerine bir gülle gibi düştü. O anda dondum kaldım çünkü yürüyemiyordum, sağ ayak baş parmağım kırılmıştı.”

JOHNNY KERR

“Artık hayatımda uykularımda kabus göremem, çünkü bu gece gerçeğini yaşadım.”

DARREL IMHOFF (WİLT CHAMBERLAİN’I 100 SAYI ATTIĞI MAÇTA SAVUNAN OYUNCU)

“Farklı dönemlerde oynamış oyuncuları birbirleriyle kıyaslamak bence adil bir uygulama değildir. Ama Wilt öyle bir oyuncuydu ki spor tarihinin gördüğü en üstün sporcuydu. Ona baktığımda yenilmezliği görebiliyordum.”

LARRY BROWN

“Wilt’in takım arkadaşlarına ve oyuna o kadar büyük bir saygısı vardı ki her zaman her yerde disiplini elden bırakmazdı. Hiçbir zaman antreman kaçırmadı, hatta herkesten önce çıkıp sonra ayrılırdı, maçlardan sonra çalışırdı. Yardım kuruluşlarına isim kullanmadan bağışlar yapardı. Yaşam tarzı yüzünden onu bilmeyenler onu kötü bilse de biz bilenler onun nasıl iyi biri olduğunu biliyoruz.”

FRED SCHAUS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir