NBA 2016-2017 Sezonu Başlarken

Her yeni sezonunu heyecanla beklediğimiz, başlangıcından sonuna kadar heyecanı bitmeyen yeni bir NBA sezonu var önümüzde. NBA 2016-2017 Sezonu için her bir takımın sezon öncesi görünümünü, takımdaki değişiklikleri ve maçlar başlamadan önce nasıl durumda olduklarını biraz da kendi yorumumu katarak aşağıdaki yazımda derledim.

NBA DOĞU KONFERANSI DEĞERLENDİRMESİ

NBA 2016-2017 sezonu

Atlanta Hawks 

Al Harford ve Jeff Teague artık yok. Her ikisinin gidişi takımın savunma gücünü azaltan bir durum oluşturmakta. Özellikle Al Horford’un ayrılığı boyalı alandaki yıllardır var olan dengenin bozulması anlamına gelecek. Bunu böyle söylerken yerine Dwight Howard’ın gelmesi ve takımın nasıl oturacağı zamanla ortaya çıkacak. Paul Millsap ve Dwight Howard ikilisini yazdığınızda geçilemez bir savuma ve önlenemez bir hücum gibi gözükse de işte tam Howard yüzünden kağıttaki sahaya yansımıyor. Millsap’a her zaman her maç güvenebilirsiniz ama Howard özellikle de Houston günlerinde güvenilmez hale geldi. Şimdi kendisi için yeni bir heyecan var önünde. Boyalı alanda bu iki isimle beraber Splitter ve Humphries’in de olması demek özellikle boyalı alan savunması için çok iyi görüntü. Takımın point guard noktasındaki Schröder hücum olarak takımı hızlandıracak bir yapıya sahip çünkü kendisinin hızı ve atletizmi takımı ateşleyecek bir potansiyel oluşturmakta. Geçen sezonu 3. bitirmişlerdi, bu sezon da konferans sıralamasında ilk 4 görme ihtimalleri yüksek.

Boston Celtics

Sadece Evan Turner’ı kaybedip Al Horford ve Gerald Green gibi iki iyi ismin gelmesi Boston Celtics’in gücünü adeta ikiye katlamış olarak gözükmekte. Guard noktasında Avery Bradley, Marcus Smart ve Isaiah Thomas gibi çok önemli isimleri var. Boyalı alana Horford’ın gelmesi çok ama çok iyi bir karar. Tam da en çok sorun yaşadıkları alanı kapattılar. Jae Crowder var olan yeteneğini artık ortaya çıkarmaya başladı, geçen sezonu 14.2 sayı ve 5.1 ribaund ile geçirerek kalitesini ortaya koydu ki adam adama savunma söz konusu olduğunda mücadeleden hiç kaçınmayan bir isim. Popovich geçen sezonki bir röportajında “NBA’de şu an en çok Brad Stevens’ın oyununu beğeniyorum, çok iyi işler çıkartıp oyunda iyi kararlar veriyor” diyerek koç için övgüler yağdırmıştı. Brad Stevens gerçekten de oyun setleri, oyuncu seçimleri ve takımı yükseltmesiyle uzun yıllar NBA’de isminde söz ettirecek bir oyun bilgisine sahip. Boston NBA 2016-2017 sezonunda doğuda ilk 4 sırada yer alırsa hiç sürpriz olmaz.

Brooklyn Nets

Brooklyn takımı çok parlak ve zengin bir kadrodan şu anda çok mütevazı bir havaya bürünmüş durumda. Takımın yıldızları Brook Lopez ve Jeremy Lin. 36 yaşındaki Scola’dan çok büyük bir etki beklememek gerek. Geriye elde tutulur bir takım kalmıyor. Güzel bir şey ortaya çıkarmak da zor. Sürekli değişen ve sabit olmayan bir kadroya sahipler. Bu durumda ortaya zaten bir yapıları çıkmıyor. Geçen sezonu 14. sırada bitirmişlerdi ve bu sezon bir sıra daha aşağıya düşüp doğu sonuncusu olmaları doğal bir durum olarak karşılanabilir.

Charlotte Hornets

Geçen sezonu 6. sırada bitererek playoff ilk turunda Miami’ye elenen Charlotte takımında Batum kariyerinin en önemli sezonunu geçirmiş 14.9 sayı, 6.1 ribaund ve 5.8 asistle çok büyük bir rol oynamıştı. Takımdan Jeremy Lin, Al Jefferson ve Courtney Lee ayrıldıktan sonra yerlerine Ramon Sessions, Roy Hibbert ve Marco Belinelli geldi. Giden taşları gelenlerle aslında iyi doldurdular, özellikle Roy Hibbert seçiminin takıma katkısı olacağını göreceğiz. Hibbert, parlak Indiana günlerinden sonra Lakers’ta kötü bir sezon geçirirken bunda elbette takımın da iyi olmamasının etkisi büyüktü. Bu sezon ise ona daha uygun bir takımda yer alacak olması hem kendisi hem de Charlotte için büyük avantaj. Marvin Williams da geçen sezon çok iyi bir görüntü çizdi ve NBA 2016-2017 sezonu öncesinde takımın önemli bir ismi olacağını gösterdi. Kemba Walker gibi müthiş bir yeteneğe sahipler ki hala daha kendisini gösterememiş olan Michael Kidd-Gilchrist hiç unutulmamalı. Geçen sezon sadece 7 maç oynayan, son iki sezonda toplamda 62 maça çıkabilen Kidd-Gilchrist için öncelik sağlıklı olması. Sonrasını zaten getirecek bir yetenek. Charlotte bu sezon da playoff görebilecek bir takıma sahip. Geçen sezondan daha iyi duruyorlar ve takımda her bölgenin yedek oyuncusu her an katkı sağlayabilecek isimlerden kurulu. İyi kullanılabilirse bu kadro çok can yakabilir.

Chicago Bulls

Sezon öncesi takım nerdeyse tamamen değişti. Yepyeni bir görünümle yeni sezona girerlerken bu değişim playoff getirir ama bu kadroyla şampiyonluğun hayallere girmesi zor. Derrick Rose, Pao Gasol, Joakim Noah, Snell ve Brooks giderken Wade, Rondo, Michael Carter-Williams ve Robin Lopez gelen en önemli isimler. Jimmy Butler, Mirotic ve Gibson kalanlar arasında önemli isimler ancak gelenler ve kalanlar arasında büyük bir fark var. O da kalanların az bencil ve daha çok takıma yönelik uyumlu oynamasının yanında savunmada önemli işler yapmaları. Gelenler ise tam tersi daha çok bencil ve daha kendilerine yönelik oynamalarının yanında hücumda önemli işler yapmaları. Bu kombinasyon ya çok iyi iş yapar ya da sadece günü kurtarır. Wade’in şampiyonlukları var ve hiç de aç değil. Rondo’nun şampiyonluğu var ve zaten genel görüntüsü aç bir oyuncu izlenimi vermiyor. Rondo ve Wade topla oynarken Butler’a daha az gelecek olan topun paylaşımının nasıl olacağını NBA 2016-2017 sezonu boyunca göreceğiz. Micheal Carter-Williams da topla oynamayı çok sever. Guard bölgesi kağıt üzerine müthiş olan bir takım ama savunma direnci Butler ve Gibson’dan ibaret. Playoff tamamdır ama daha sonrası hüsrandır.

Cleveland Cavaliers

Son şampiyon ve yeni sezonun en büyük şampiyonluk adaylarından. Doğu konferansını birinci sırada bitirmesi en muhtemel takım. LeBron James sözünü tutup şampiyonluğu Cleveland şehrine getirdi. Özellikle de 2015-16 sezonu finalindeki oyunu inanılmazdı. Hele de Golden State’te oynanan son maçta taraflı tarafsız herkesin gördüğü daha da parlayan bir LeBron vardı sahada. LeBron James için zirveyi gördü diyebiliriz özellikle de geçen sezondan sonra. Bu sezon öncesi Miami’den ayrılması kesinleştiğinde özellikle Wade’in kendisine katılmasını çok istedi ama Chicago’nun önerdiği rakam Cleveland’ın oldukça üzerinde olunca maddi nedenler yüzünden eski takım arkadaşları kavuşamadı. Cleveland takımında henüz 24 yaşında olan ve şu anda ligin en yetenekli point guard oyuncularından Kyrie Irvıng’in varlığı hiç yadsınamaz. İki sezon öncesindeki NBA finallerinde sakatlığı yüzünden yoktu ve kayıp buna da bağlanmıştı ama geçen sezon finallerinde vardı ve şampiyonluk geldi. Şimdiden takımın ve ligin en önemli oyuncularından biri haline geldi ve izlenmesi en keyif veren oyunculardan. Kevin Love başka bir yetenek. Profesyonelliği, takımı düşünmesi, şampiyonluğun bu takımla geldiğinin ve yine gelecek olma olasılığının yüksek olduğunu bilmesi kendisinin benliğinde yer aldığını her maçta bencillikten uzak oyunuyla ortaya çıkmakta. J.R. Smith ise gitti gidiyor derken kaldı. Iman Shumpert ve Tristan Thompson’ın da bu takımda çok öne çıkmayan ama savunma önceliğinde çok önemli işler yapan isimler olduğunu eklemek lazım. Dellavedova’nın gitmesi ses çıkaran bir ayrılık olmasa da yedek point guard eksikliğine neden olacak bir sorun aslında. Burada şu anda bir açıklık olduğunu söyleyebiliriz. Koç Tyronn Lue yıllardır Doc Rivers arkasında yıldızlarla nasıl çalışılacağını çok iyi öğrendi ve takımın başına geldikten sonra da bunu LeBron James ile uygulamaya başladı. David Blatt çok iyi bir koç ama takım düzenini daha çok önde tutması NBA için çok uygun olmadı, hele de takımda superstar varsa. Tyronn Lue ise LeBron James ve Kyrie Irvıng’i biraz daha serbest bırakarak oyun düzenini kurdu ve şampiyonluk geldi. Cleveland yine NBA finali için doğudan en büyük aday.

Detroit Pistons

Stan Van Gundy yönetiminde geçen sezonu 8. bitirip playoff ilk turunda şampiyon Cleveland’a elendiler. Geçen sezonun önemli isimlerini ellerinde tuttular. Reggie Jackson müthiş bir sezon çıkarmıştı, Andre Drummond boyalı alanda çok maçta dominant bir rol oynamıştı, Tobias Harris takıma katıldığı andan itibaren kısa sürede 16.6 sayı ve 6.2 ribaund gibi bir katkı sağlamıştı. Çaylak Stanley Johnson zaman zaman üst seviye oyunlar oynarak gösterdi ki 8.1 sayı ve 4.2 ribaund ortalamalarını NBA 2016-2017 sezonunu yukarıya çekebilecek bir yeteneğe sahip. Marcus Morris boyalı alanda Drummond ile beraber çok katkı sağladı ve şimdi o bölgeye bir de Jon Leuer geldi ki kendisi en az Morris kadar katkı sağlayabilir. Bu takımda bir de Kentavious Caldwell-Pope ismi var ki hücum yeteneklerini sergilediğinde durdurulması zor bir isim haline gelebiliyor, tek sorunu sürekliliği. Teker teker Drummond dışında yıldız isimler değiller ama takım olarak Van Gundy harika bir düze ortaya çıkartıyor. Bu sezonu geçen sezonki yerlerinin üstünde bitermeye yakınlar, hem de birkaç sıra üstünde.

Indiana Pacers

Bir oyuncunun başına gelebilecek en büyük sakatlıktan birini atlatıp tekrar parkelere dönen ve sadece dönmekle kalmayıp daha da yıldızlaşan Paul George bu takımın en büyük silahı. Öyle ki takımın yukarılara çıkması durumunda ligin de MVP adayları arasında olmakta. Hatta Paul George yeni sezon için “Bu benim MVP sezonum olacak” demiştir. Hücum ve savunmasıyla tamamen komple bir yetenek olan Paul George’a takım arkadaşlarının eklenmesi durumunda Indiana doğunun güçlü bir silahı olmaya aday. George Hill takımdan ayrıldı ama Jeff Teague ve Aaron Brooks’un gelmesiyle guard bölgesi gücünü kaybetmeyip daha da olgun oldu. Ayrıca Thaddeus Young’ın takıma katılması boyalı alanda David West’ten sonra belki de ilk defa hücum ve savunma açısından daha sağlam yere basabilecek hale geldiler. Monta Ellis artık daha olgun bir basketbol oynamakta kendi bencilliğinden uzaklaşıp. Al Jefferson boyalı alanda her zaman bir tehdit ve çaylak sezununu çok iyi geçiren Myles Turner’ın varlığı da hiç unutulmamalı. Rodney Stuckey ve C.J. Miles gibi hücuma her maçta 15 sayı civarı katkı sağlayacak ekstra gücün olduğunu da belirtmeli. Koç Vogel yerine gelen Nate McMillan aslında çok da kötü bir seçim değil. Seattle’ın başındayken 2004-2005 sezonunda 52 galibiyet 30 mağlubiyet çıkarmıştı. Sonrasında başlayan Portland kariyeri 2008-2009 sezonunda 54 galibiyet 28 mağlubiyet gören zirveye kadar çıkmıştı. Sonrasında ise Vogel’in yardımcısı olmuş ancak asıl koçluk tecrübesini ABD koçu Mike Krzyzewksi ile çalışırken edinmiştir. O nedenle takım halinde bir oyun düzeni olmasını bekleyebileceğimiz Indiana için playoff sürpriz olmaz, takım yeni katılımlarla tam olarak oturursa konferans finalini bile zorlayabilecek hale gelebilirler.

Miami Heat

Dwyane Wade artık takımda yok. Miami’yi Wade olmadan izlemek çok büyük eksiklik olacak. Ayrıca Chris Bosh’ın kan pıhtısındaki sorunlar nedeniyle ne zaman basketbola geri döneceği şu anda belirsiz. Böylece Miami Heat için yeni bir takım görüntüsü var önümüzde diyebiliriz. Bu takımın en önemli isimleri şu anda Hassan Whiteside ve Goran Dragic olarak gözükmekte. Takıma yeni katılan isimlerden Dion Waiters aslinda hücumdaki yeteneklerini göstermek için müthiş bir şans elde etmiş durumda. Justise Winslow için de yeteneklerini ortaya çıkarmak açısından önemli bir sezon. Koç Erik Spoelstra elindeki oyunculardan maksimum verim almasını bilen bir koç. Bu takımı canlı tutmasını bilecektir. Büyük umutları yok sezon öncesi ve playoff görmeleri sürpriz diye tanımlanabilir.

Milwaukee Bucks

Geçen sezonu 12. sırada bitirdikten sonra bu sezona büyük umutlarla başlayamıyorlar. Bunun en büyük nedeni geçen sezonu 18.2 sayı ortalamasıyla bitiren Khris Middleton’un sakatlığı nedeniyle büyük ölçüde sezonu başlamadan kapatması. Bucks’ın gücüne büyük darbe indiren bu gelişme sonrası kalan oyuncuların performansı büyük önem taşıyor. Jason Kidd yönetiminde iyi maçlar çıkartan takımın şu anda yıldızı 21 yaşındaki Giannis Antetokounmpo olarak gösterilirse hiç de sürpriz olmaz. Geçen sezonu 16.9 sayı, 7.7 ribaund, 4.3 asist, 1.4 blok ve 1.2 top çalmayla bitiren bu genç isim sürekli gelişim göstermekte. Bu ortalamalarını daha da yükseltmesi kimseyi şaşırtmaz. Takımın bir diğer 21 yaşındaki oyuncusu Jabari Parker gecen sezonu 14.1 sayı ve 5.2 ribaund ile bitirirken yıldız olmak için yeteneklere sahip olduğunu gösterdi. Ne de olsa 2014 yılında ikinci sıradan draft edilmişti büyük umutlarla. Boyalı alanda Greg Monroe ile Bucks geçen sezon burada sırıtmadı ve Monroe aslında her zaman yapabileceği en iyi şekilde oyununu oynamakta Detroit günlerinden bu yana. Bu sezon gelen Dellavedova’yı Jason Kidd özel olarak istedi onun Cleveland’ta takımına yaptığı katkıları gördükten sonra. Jason Kidd’in elinde genç ve yetenekli bir kadro var. Bucks için geçen sezon beklenilenin altında geçti. Middleton yokluğu takımı çok etkileyecek ama elde var olan isimler Bucks’in playoffu zorlaması için oldukça yeterliler

New York Knicks

Knicks takımı kadrosuna bakıldığında çok sevimli bir takım izlenimi var özellikle bu sene takıma katılan isimlerle. Derrick Rose, Joakim Noah, Courtney Lee ve Brandon Jennings. Tüm bu oyuncuların kendilerini daha da ispatlayacak arzuları var. Takımda zaten olan Carmelo Anthony ve Porzingis ile beraber ortaya iyi bir karışım çıkıyor. Boyalı alanda Noah ve Porzingiz’in olması Melo’’yu zaman zaman oynatıldığı 4 numaraya hiç çekilmeden tam pozisyonu olan 3 numarada sabitleyecek. Sağlıklı bir Rose bu takımda çok iyi işler yapar. Rose’un sadece sağlıklı olması yeter, her gece 20 sayı civarında atmasını beklemeden takımı oynatan özelliğini parkeye sürsün yeter. Jennings için de oynayabileceği bir takım olması yüzünden yeteneklerini tekrar göstermesi açısından önemli. Bütün bu saydığım isimler basketbol oynamaktan çok zevk alan ve kazanmak için mücadeleyi bırakmayan isimler. Yeni koç Jeff Hornacek aslında Suns ile fena işler yapmamıştı ve aklındaki oyun düzenini de tamamen oyuncularına oynattırabilir. Courney Lee gibi bir isim de kendisini bu takımda daha da çok gösterecektir. NBA 2016-2017 sezonu içinde sakatlıklar büyük dert olmazsa playoff normal bir sezon gidişatı olur bu takım için.

Orlando Magic

Playoff potansiyeli olan ama bunu parkeye nasıl çıkaracağı soru işareti olan bir takım. Öncelikle çok iyi bir boyalı alan oluşturdular. Vucevic geçen sezon nasıl etkili bir isim olduğunu gösterdi 18.2 sayı ve 8.9 ribaund ortalamalarıyla. Bu sezon yanına Ibaka geldi ve Ibaka’nın takıma hem savunma hem de hücum adına katacakları oldukça fazla. Oklahoma City günlerinde zaten savunmasını üst seviyede oynuyordu ancak Westbrook ve Durant nedeniyle hücumdaki gücünü ortaya çıkaramıyordu. Bu sezon bunu daha çok gösterecektir çünkü Orlando boyalı alanda Vucevic’i beslemesini bildiği gibi Ibaka’ya da iyi fırsatlar sunacaktır. Oladipo’nun ayrılığı guard gücünü düşürecektir şüphesiz. Burada geçen sezon harikalar yaratan Elfrid Payton’ın yanına gelen D.J Augustin takım yönetiminde oyun içinde takıma nefes aldıracak bir isimken yine yeni gelen Jeff Green bu takımda 15 sayı civarında sayıları çok kolay bulacaktır. Eğer Fournier iyi şütor özelliğini daha da çok kullanmaya başlarsa Orlando çok maçta can yakacak konuma gelebilir. Koç Frank Vogel bizlere Indiana’da neler yapabileceğini gösterdi. Bu sezon Orlando’dan fazla bir şey beklenmiyor ve bu durum üzerlerinde baskı oluşturmuyor. Ibaka, Augustin ve Jeff Green eklemesi bence geçen sezona göre çok daha iyi bir takım ortaya çıkarırken koç Vogel bu takımı üst seviyeye çıkarabileceği inancını taşımakta. Geçen sezonu 11. sırada bitirdiler ama bu sezon playoff kovalamaları bence sürpriz olmaz.

Philadelphia 76ers

Draft gecesi büyük yetenek ve yıldız adayı Ben Simmons’ı birinci sıradan seçtiler ama kısa bir süre sonra sakatlığa kurban verdiler. Simmons sezonun ilk yarısını kaçıracak gibi duruyor. Draft sıralamalarından iyi isimler alan ama bu isimleri sakatlıklara kurban veren ve iyi olduklarında da verim alamayan Philadelphia bu sezonu da sonlara oynayacak gibi. Takım kadrosuna bakıldığında Jahlil Okafor ve Nerlens Noel (ilk bir ay yok) gibi isimlerin yanına Gerald Henderson, Jerryd Bayless ve Sergio Rodriguez’in katılması geçen sezona göre daha iyi bir oluşumun ortaya çıkması anlamına gelse de geçen sezonki son sıradan en fazla 3-4 sıra yukarı çıkabilecek duruma gelebilirler, o da olursa.

Toronto Raptors

Geçen sezonun doğu konferansı ikincisi ve finalisti olan Toronto bu sezon da doğuda ilk 4 sırayı görebilecek bir görüntü çiziyor. Kylie Lowry, DeRozan, Carroll ve Valanciunas takımın iskeleti. Sullinger bu takıma iyi bir isim olarak geliyor ve ispatlayacağı daha çok şey var, özellikle de boyalı alana çok iyi bir savunma katkısı koyacaktır. Terrence Ross ve Cory Joseph’in bench katkıları yine her zaman beklenecektir çünkü onların katkıları olmazsa Toronto sadece ilk 5 oyuncusuyla bütün sezonu taşımakta zorlanabilir. Oyuncular birbirlerini tanıyor, koç Dwane Casey ile iyi bir uyum içindeler. Geçen sezon gelen konferans finali şehirdeki coşkuyu da arttırmış durumda ve Toronto artık sıradan değil de elit bir takım seviyesinde. Ancak yapabileceği en büyük başarı yine konferans finali oynamak olur ki bu sezonki doğu takımları arasındaki çekişme daha yaman olacaktır ve bu nedenle daha çok daha fazla efor sarf etmeleri gerekecektir geçen sezonu tekrarlamak için.

Washington Wizards

Geçen sezon playoff göremeyen başkent takımı genç oyuncularıyla parlama adayı. John Wall henüz 25 yaşında, Bradley Beal ve geçen sezon iyi işler yapan Otto Porter jr. 23 yaşında, üstelik yeni gelen ve hücum yeteneği fazla olan Trey Burke de 23 yaşında. Nene’nin ayrılması takım için boyalı alanda güç kaybı gibi gözükse de Ian Mahinmi kararı oldukça yerinde bir seçim. Belki kendisi Nene kadar skorer değil ama Nene kadar sakatlanmayan ve savunmada çok sağlam olan bir isim, bu bölgede çoğu zaman oluşan açığı kapatacak iyi bir seçim. John Wall ve Beal sağlıklı kalıp beraber oynadıkları sürece Washington’ı bu bölgede savunmak zor olacaktır. Markieff Morris’in de takıma katıldığı andan itibaren katkısını belirtmeden geçmemek gerek. Hem içeride hem de dışarıda iyi oyuncuları var ve tekrar belirtmek gerekirse Wall ve Beal’ın sağlıklı olduğu bir Washington her zaman tehlikeli ve playoff adayı.

NBA BATI KONFERANSI DEĞERLENDİRMESİ

NBA 2016-2017 sezonu bati

Dallas Mavericks

Deron Williams, Wesley Matthews, Harrison Barnes, Dirk Nowitzki, Andrew Bogut. Kadroyu böyle yazınca playoff takımı oluşmuş gibi gözüküyor. Ancak Nowitzki geldi 38 yaşına, Bogut arada bir sakat, Matthews da öyle, Deron her maçında kalitesini gösteremiyor. Geriye kalan Harrison Barnes için bu sezon kendisi adına parlama sezonu olabilir. Kevin Durant’ın gelişiyle Golden State’ten ayrılan Barnes bu takımda Golden State’e göre daha çok pas alabileceği bir düzen içinde olacak. Deron Williams, Stephen Curry’ye göre daha bir oyun kurucu ve daha çok asist yapan bir isim. Bu Harrison Barnes’i besleme konusunda iyi bir nokta ki kendisi savunmada da işini oldukça iyi yapan bir isim.  Rick Carlisle ve takımı önünde özellikle kilit isimlerin sağlıklı olması durumunda bir playoff resmi var ama bundan fazlasının gelmesi NBA 2016-2017 sezonu öncesinde hayal kurulabilen bir durum değil.

Denver Nuggets

Geçen sezondan daha da farklı bir takım olmayacaklar izlenimi veriyorlar. Emmanuel Mudiay’ın yeteneğini izlemek büyük bir keyif olacak. Onun dışında Wilson Chandler ve Gallinari’nin hücum özellikleri oldukça etkili olmasına rağmen her maç ortaya çıkamayabiliyorlar. Faried çok atletik bir isim ama atletizmi her zaman maç kazandırmıyor. Will Barton’ın katkılarını esirgememek gerek ama takım olarak hiç güven veren ve oturmuş bir yapıda değiller. Tek başlarına yetenekli olan ama takım halinde çok da yukarıya çıkamayacak Denver’dan fazla bir beklenti içine girmemek gerek.

Golden State Warriors

2016 yazının en çok konuşulan takımı Golden State Warriors ve bunun nedeni de Kevin Durant hamlesi. Geçen sezonu 73 galibiyet ve 9 mağlubiyetle kapatarak normal sezon rekoru kıran Golden State, NBA finali serisinde son maçta kendi sahasında Cleveland’a mağlup olarak üst üste ikinci defa şampiyon olma şansını kullanamadı. Ardından Kevin Durant’ın gelişi ve sonrasında yapılan yorumlar. Golden State özellikle de Stephen Curry ile oldukça sempatik bir takım oluşturdu. Gittikleri deplasmanlarda bile alkışlandılar, oyunları herkes tarafından sevildi. Kendi yıldızlarını kendileri yarattı aslında. Steph dışında Klay Thompson ve Draymond Green takımın önemli isimleri haline geldi ve son iki sezonun en takip edilen takımı haline geldiler. Hal böyleyken Kevin Durant’ı takıma katmaları o sempatiyi birçok yerde söndürdü. Bu takımın şu anda şampiyonluk dışında alacağı her sonuç artık başarısızlık olarak neticelendirilebilir. Kaybettikleri her maç başarısızlık olarak gösterilecek. NBA 2016-2017 sezonunda Kevin Durant’ın gelmesiyle değişen durum bu oldu. Durant’ın gelmesiyle elbette galibiyet sayısı 73 üstüne çıkacak diye bir anlam ortaya çıkmıyor ama öyle bir havaya büründüler ki Durant olmasa maç kaybetmeleri sorun olmayacaktı. Zaten iyi olan bir takıma süper yıldız bir oyuncunun gelmesi çıtanın en üste çıkarılması demektir. Stephen Curry’nin kontratının son sezonu ve sezon sonunda serbest kalıyor. 2017 yılında bir oyuncu için verilecek en yüksek kontratı görürsek hiç şaşırmayalım. Belki Golden State belki başka bir takım ama Stephen Curry bunu hak edecek yeteneğe sahip bir oyuncu. Bir de Javale McGee takıma katıldı. Şampiyonluk dışında bir sonuç başarısızlık olarak gözükecek. Çünkü kendileri bu kadroyu kurdu, böyle bir beklenti oluşturdu ve bunu beklemek hiç de hayalci bir durum değil.

Houston Rockets

NBA 2016-2017 sezonunun en merak edilen takımlarından biri oldular. Sezon boyunca izlenmesi keyif verecek bir takım görüntüsüne büründüler. Dwight Howard ile yollar ayrıldı, gidenler arasında Terrence Jones, Beasley, Jason Terry ve Motiejunas gibi isimler de var. Ama gidenlerin değil gelenlerin konuşulduğu bir takım oldu Rockets. Öncelikle Mike D’Antoni, koçun Suns sonrası iyi gitmeyen Knicks ve Lakers kariyerine dur diyeceği bir Rockets takımı oluşturuldu gibi. Guard oyuncuları çok seven D’Antoni için Harden müthiş bir yetenek olarak takımda hazır. Şu anda sakat olsa da Aralık ayında dönecek olan Beverley’in hücumunun yanında defansı hiç unutulmamalı. Trevor Ariza da hem hücum hem savunma olarak takımın önemli bir parçası. Brewer’in bir günü diğerine uymadığından çok da güvenilen bir isim olamıyor. Yeni gelenlerden Eric Gordon ve Ryan Anderson takımın hücumunu daha yükseltecekken boyalı alanda Nene de sakat olmadığı maçlarda kendini gösterecek yeteneklere sahip. Şimdi bu takımı böyle sayınca bol bol içeriye penetreler, hızlı hücumlar ve üçlüklerle dolu bir takım halinde düşünürken en büyü soru işareti geriye kalan kısım, savunma? D’Antoni takımları savunmayla bilinen takımlar olmadılar, Beverley ve Ariza adam adama savunmalarda iyi ama takımın geri kalanı için bunlar söylenemez. Playoff görmeleri mümkündür, ancak daha konferans finaline kadar çıkmaları zor, olmayan savunmayla.

Los Angeles Clippers

Takım önemli taşları hiç değişmedi, aksine Raymond Felton ve Marreese Speights gibi iki isim geldi ki her ikisi de guard ve boyalı alan pozisyonlarında yedekten oldukça katkı sağlayacaktır. Bosh, Redick, Griffin ve Jordan bu sezona daha da yukarılarını hedefleyerek giriyor. Hepsi artık olgunluklarını gösterme dönemine girdiler ki aslında Griffin’in henüz 27 yaşında olduğunu ve daha da üstüne ekleme potansiyeli olduğunu biliyoruz. NBA tarihinin belki de en etkili altıncı adamı olan Jamal Crawford 36 yaşına gelmiş olsa da ne zaman oyuna girse katkı sağlamaya devam edecekmiş gibi duruyor. Doc Rivers yönetiminde geçen sezon gelen 4. sıranın daha da üstünü hedeflemekteler ama buradan yukarısı zor durmakla beraber şampiyonluk ve hatta batı finali uzak ihtimal.

Los Angeles Lakers

Geçen sezonu Kobe Bryant’ın veda sezonu olarak geçirirlerken Jack Nicholson’ın “Lakers’i izlemek bana işkence gibi gelmeye başladı” sözleri de yazılmıştı. Bu sezon artık daha başka bir dönemin başlangıcı Lakers için. Luke Walton takımın yeni koçu ve Steve Kerr arkasında Golden State’te çok iyi bir eğitim geçirerek geçen sezon rekor kıran Golden State’in rekorunu başlatan isimdi. Steve Kerr hastalığı nedeniyle Golden State’in ilk 43 maçında yoktu ve koçluğu Luke Walton yaptı. 24-0 ile sezona başladılar ve Steve Kerr gelinceye kadar 39 galibiyet ve 4 mağlubiyet elde etmişlerdi. Steve Kerr döneminde ise 34 galibiyet 5 mağlubiyet geldi. Normal sezonda Luke Walton daha iyi bir galibiyet yüzdesi yakalamıştı. Şimdi Luke Walton, Lakers’in dirilmesi için çalışmalarını yapmakta. Elbette bu bir sezonda bir anda olmayacak ama kendisinin en büyük avantajı Phil Jackson’dan ders almış olması. Yeni sezona girerken Luol Deng takviyesi kabul edilebilir bir seçim olurken Mozgov için ödenecek ola 4 yıllığına 64 milyon dolarlık sözleşme fazla olarak dillendirilmekte. Ancak şu var ki bu Lakers’a gelebilecek başka bir isim olamazdı şampiyoluğun yakın gözükmediği. Draft gecesi ikinci sıradan seçilen Brandon Ingram, stili ve oyun yapısıyla Kevin Durant’a benzetilmekte. Henüz 19 yaşındaki bu genç isim uzun vadede Lakers’a katkı sağlayabilecek bir potansiyele sahip. Lakers’in gençleri arasında geçen sezonki çaylak dönemini 13.2 sayıyla geçiren 20 yaşındaki D’Angelo Russell da unutulmamalı. Bu sezon gözlerin döneceği başka bir isimde Jordan Clarkson. Geçen sezonu 15.5 sayıyla bitiren oyuncunun hücum katkılarını NBA 2016-2017 sezonunda daha da çok izleyebiliriz. Kobe Bryant’ın yokluğunda Lakers yıllar sonra tek bir kişiye değil de takımın geneline bağlı olan bir görüntüde. Bu kadronun ilk amacı bu sezon 30 galibiyet ve üstünü görüp geçen sezonki 17 galibiyet alınan dönemi unutturmak.

Memphis Grizzlies

Takımın iskeleti olan Mike Conley, Tony Allen, Zach Randolph ve Marc Gasol takımda kalmaya devam ediyorlar. Yeni koç David Fizdale ilk koçluk deneyimini yaşayacak. Son 9 sezonu Miami Heat takımında yardımcı koç olarak geçiren Fizdale, ondan önceki 4 sezonda da Atlanta’da aynı görevi üstlenmişti. Bu dönemler içerisinde Pat Riley, Erik Spoelstra ve Mike Woodson gibi koçların yardımcılığını yapan Fizdale ilk açıklamalarında “Takımla her an beraber olmak istiyorum, hep beraber daha heyecanlı bir takım yaratıp oyunlarımızdan daha çok keyif alıp vereceğiz” demişti. Mike Conley’in 153 milyon dolara imza atması bütün yazın en çok konuşulan olaylarından biriydi ama Conley’in yerine de Memphis yönetimi takım için daha uygun birini görmedi ki geçen sezon da Marc Gasol aslında Mike Conley kalacak diye takımda kalmıştı. Zach Randolph 35 yaşında, Tony Allen 34 yaşında ve bu ikili ilk 5 oyuncusu. Sezon boyu özellikle de Randolph’un sağlam kalacağı maç sayısını kestirmek zor. Vince Carter’ın da 39 yaşına geldiğini hatırlayalım. Chandler Parsons’ın eklenmesi takımın hücumu açısından çok yerinde bir karar. Ama başka bir isim çıkmıyor heyecan verecek olan. Takım sağlıkla kalabilirse playoff görür yine. Ama o kadarla da kalır gibi.

Minnesota Timberwolves

Minnesota son sezonlarda genç bir kadro kurarak gelecek sezonlara atılımını yapmak istiyor. Zach LaVine, Karl-Anthony Towns ve Andrew Wiggins bu oluşumun temeli, henüz 22 yaşlarında bile değiller. Bu 3 ismin geçen sezonki işleri; ikinci yılında Andrew Wiggins, 20.7 sayı, çaylak sezonunda Karl-Anthony Towns, 18.3 sayı, 10.5 ribaund, 1.7 blok, ikinci sezonunda Zach LaVine 14 sayı. Yani bu 3 gencecik isim her maçta takımın ortalama 50 sayısını atmakta. Bu, hücum açısından çok iyi rakamlar ve daha da iyi olanı geliştirilebilecek rakamlar olmaları. Ama işin savunma kısmına gelince takım olarak oturmuş değiller ve bunu da yeni koç Tom Thibodeau oturtmaya çalışacak. Chicago’da geçirdiği 5 sezon sonunda %64 gibi bir galibiyet yüzdesi elde eden koç için bu yeni bir deneyim olacak. Rubio’nun iyi bir şutör tarafı yok ama iyi bir pas dağıtıcısı ve Thibodeau’nun set oyunlarında kullanabileceği bir isim. Genç oyuncuları heyecan veren ama onun dışında oturmuş bir yapıya sahip olmayan takımı disiplinli koç Thibodeau ile yapabilecekleri merak uyandırmakta. Playoff görmeleri başarı sayılır, olmazsa zaten normalı olandır.

New Orleans Pelicans

NBA 2016-2017 sezonunda takımın tüm yükü tamamen Anthony Davis üzerinde olacak. Son iki sezon da öyle gibiydi ama en azından Eric Gordon vardı, Ryan Anderson eşlik ederdi. Bu iki isim ayrıldı ve yerlerine onları doldurabilecek isimler gelmedi. Lance Stephenson’ın Indiana sonrası günleri parlak değil ve New Orleans’ta da takımı sırtlayacak bir oyun oynamayacak gibi ama mücadele, kavga ve savunma katacaktır takıma. Jrue Holiday yine sakat, sezonun ilk 1.5 ayını kaçırabilir. Aynı şekilde Tyreke Evans da takımdan uzak kalacak sakatlık yüzünden. Hücumda işleri hiç kolay gözükmüyor, savunmalarının iyi olduğu maçları kazanabilirler. Koç Alvin Gentry de savunmayı sever, daha çok bu oyuna yoğunlaşacaklardır. Terrence Jones’un katkıları göz ardı edilmemeli şimdiden ama Playoff görmeleri bu kadroyla zor.

Oklahoma City Thunder

Kevin Durant’ın gidişi Thunder takımında büyük bir deliğin oluşması anlamına gelmekte. Uzun yıllardır beraber oynadığı Westbrook’tan şampiyonluk için ayrılan Kevin Durant dışında takım ayrıca Ibaka’yı da kaybetti ki bu da hiç göz ardı edilmemesi gereken bir kayıp. Takım şu anda Westbrook liderliğine kaldı. Westbrook fazlasıyla yetenekli bir isim, geçen sezonu 23.5 sayı, 10.4 asist yanında 7.8 ribaund ve 2 top çalmayla bitiren bir point guard. İstatistik anlamında harika bir görsel var önümüzde. Ama kendisinin oyun içindeki en büyük sorunu kendini bazen kaybetmesi, oyuna kendisini verememesi ve çok basit hatalar yaparak takımını sırtlayamaması. Bunları tecrübesi artınca daha da az yapmaya başladı ve bu Thunder için büyük artı. Enes Kanter ve Steven Adams takımın boyalı alanındaki devleri ve her maç savaşacaklarını bizlere gösterdiler. Oladipo’nun gelişi özellikle 2 numarada skorer isim eksikliğini giderebilecek bir adım olabilir. Thunder artık çok sayı atabilen bir takım gibi durmuyor bu kadrosuyla. Şampiyonluk kovalayan bir takımdan playoff kovalayan bir takıma dönüştüler.

Phoenix Suns

Gençler ve olgun oyuncuların karması haline geldi Suns. Özellikle guard bölgesinde Bledsoe, Brandon Knight ve Devin Booker gibi sürekli potaya hücum eden silahlar var ve bu nedenle maç içindeki tempoyu oldukça yukarı çıkarabilirler. Barbosa ve Dudley’in gelmesiyle beraber Tyson Chandler ile takımda tecrübe artmış oldu. Koç Earl Watson’ın takım üzerinde nasıl bir ağırlık olacağı henüz bilimemekte, nasıl bir oyun düzeni içinde olacakları da meçhul. Birçok maçta koşturan oyuncular ve hızlı kullanılan hücumlar görürsek şaşırmayalım. Hızlı oyunları karşısında savunması düşecek takımlar karşısında maç kazanabilirler ama geçen sezon bitirdikleri 14. sıradan çok da fazla yukarıya sıçrayamacak gibi duruyorlar.

Portland Trail Blazers

Portland takım kadrosuna bakıldığında öyle durmasa da şu anda NBA takımları içerisinde Cavaliers’tan sonra en fazla maaş ödeyen ikinci takım. Damian Lillard dışında süper yıldıza sahip değiller ama takıma faydalı olabilecek oyuncuları var. Allen Crabbe’in yıllık 18 milyon dolar ve Evan Turner’ın da yıllık 16 milyon dolar alması birçoklarında “Ne oynuyorlar ki?” gibi soruyu gündeme getirirken maaşlardan söz etmişken bu sezon bu iki ismin de Stephen Curry’den çok kazanacak olacağını bir kenara not edelim. Belki Portland’ın bu iki ismi tek başlarına takımı uçurmayacakmış gibi durabilirler ama sadece öyle duruyorlar. Sezon başladığında Crabbe’den beklenti çok büyük olacak. Lillard’ın üzerindeki hücum yükünü biraz daha sırtlanması gerekecek ama bunu yapması için de oynadığı dakikaların artması gerekmekte. Takımın sayı yükü demişken geçen sezon müthiş bir iş çıkartan C.J. McCollum’in 6.8 sayı ortalamasından bir sezonda 20.8 sayı ortalamasına ulaşması müthiş bir sıçrama. Kendisinden bu sezon da buna benzer bir performans sergilemesi beklenmekte ki geçen sezon yaptıkları ağızları açık bırakırken bu sezon geride kalırsa üzerine baskı binebilir. Aminu geçen sezon üstüne ekledi ve öyle görünüyor ki bu sezon da daha da üstue ekleme potansiyeli var. Evan Turner ise çift haneli sayı katkısı yapabileceği gibi rakibin önemli 2 ve 3 numaralı oyuncularını da savunabilecek meziyetlere sahip. Evan Turner eğer Boston değil de Philadelphia günlerine yaklaşabilirse Portland’ın durdurulması zor bir hücum gücü ortaya çıkmakta. Portland’ı Portland’ta yenmek yine çok zor bir iş olacak. Lillard’ın maç içindeki yükünün biraz daha takım geneline yayılması Portland’ı daha da korkulan bir takım yapacaktır. Koç Terry Stotts geçen sezon Alridge ayrılmışken harika bir takım ortaya çıkardı ve bu takım normal sezonu 5. bitirdi. Ezeli’nin gelmesiyle boyalı alanda daha bir sağlam görünüme kavuştular. Görüntü olarak playoff görecekler gibi, birçok maçta oldukça keyif verecekler gibi ama daha fazlası hayal gibi.

Sacramento Kings

Sacramento öyle bir takım haline geldi ki her bir oyuncusu yetenekli olan ama takıma uyumu bir türlü sağlamayan olarak gözükmekte. DeMarcus Cousins’in yeteneklerine ve her sezon yükselen grafiğine rağmen takımın kendisi yerinde saymakta. Geçen sezonu 26.9 sayı ve 11.5 ribaund ile bitirmesi kişisel olarak çok iyi bir gelişim ama takıma yansıması çok değil. Rudy Gay de yetenek olarak harika bir oyuncu ama Sacramento’da takımı yukarıya çekemiyor. Geçen sezon var olan Rondo da aynı şekilde takımı taşıyamadı yukarıya. NBA 2016-2017 sezonunda takıma gelen Afflalo ve Lawson da yetenekli ama kendi istatistiklerini iyi gösteren oyuncular. Bunların hepsi bir takım yapamıyor maalesef. Koç David Joerger belki bu durumu değiştirebilir. Kendisi Memphis Grizzlies gibi takım olarak oynayan bir yerde son 3 sezonunu geçirdi ve playofflar görmesini bildi. Playoff bu takımda bu görünümde çok zor, öncelik takım oluşturmakta olacak.

San Antonio Spurs

Tim Duncan’ın olmayacak olması sanki artık Spurs için yeni bir çağın başlangıcı gibi. Tim Duncan’ın olmadığı bir Spurs takımına ilk başta alışmak tamamen zor ama bunu artık geride bırakarak yollarına devam etmekteler. Ginobili’nin de artık 39 yaşına gelmesi ve Tony Parker’ın da 34 yaşını görmesi takımın bu isimlerden ziyade diğer isimlerin yapacağı katkıların konuşulması dönemine girdiğini gösterir. Gelen Pao Gasol da 36 yaşında ama oyunu bilmesi, takım oyunlarına uyum sağlamasıyla aslında çok da sırıtmayacak Spurs formasıyla. Gregg Popovich’in istediği belli işleri yapması yeterli olacaktır. Takımda en çok güvenilen isimler ise şu anda Kawhi Leonard ve LaMarcus Alridge olmuş durumda. Oyuncularından her zaman en yüksek verimi almasını bilen, onları ne zaman ve nasıl oynatacağını çok önceden planlayan Popovich’in Danny Green’i nasıl bir şutör olarak kullandığını izlemekteyiz. Eğer bu sene Kyle Anderson ve Jonathon Simmons’ın maç içinde zaman zaman parladıklarını görürsek hiç şaşırmayalım. Özellikle Kyle Anderson’ın savunma özellikleri Spurs’u çoğu maçta dirençli tutacaktır. Batı konferansı liderliği için Golden State ile kapışacaklardır yine. Batı finalini Golden State ile oynamaları muhtemeldir.

Utah Jazz

Takımda sanki hiç guard oyuncu yokmuş gibi NBA 2016-2017 sezonunda George Hill’i eklediler. Geçen sezonu 9. bitirip playoff göremediler ve takımın önemli isimlerini tutup sadece Trey Burke ve Trevor Booker ile yolları ayırdılar. George Hill tam da point guard noktası için iyi bir ekleme ama orada kendilerini göstermeye aç Dante Exum ve Shelvin Mack varken daha da yoğunlaştırdılar. Shooting guard noktasında Burks ve Hood takımın kilit isimleri. Artık yıldız olarak anılan Hayward’ın yanına Joe Johnson tecrübe getirecek ama Joe Johnson’ı 2 veya 3 numarada oynatabilme lüksünüzün olması güzel, fakat oyuncunun 35 yaşına gelmesi ondan ne kadar faydalanabileceğiniz konusunda soru işareti. Boyalı alnda Gobert ve Favors takımın yine o bölgede güçsüz kalmayacağını gösterecek. Her iki oyuncu da henüz genç ve beraber oynadıkları geçen sezon çok iyi maçlar çıkardılar. Bu bölgede bu sezon daha da ağırlık koyabilirler rakiplerine ki bu şekilde hem 4 numarası hem de 5 numarası dominant olan takım sayısı az. Utah bu sezon yine playoff uğraşında olacak. Geçen sezon kaçtı ama NBA 2016-2017 sezonunda potaya girmeleri daha muhtemel.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir