Allen Iverson (Bubba Chuck)

Allen Iverson’un hayatını anlatan belgeselde, küçük bir çocuğun şu sözü bu yazının geri kalanındaki bir çok şeyi özetlemeye yetiyor “Basketbolda Iverson’u tutarım ama halk içinde onun yanında olacağını sanmıyorum” 30 Ekim 2013’de basketboldan emekli olduğunu açıkladığında 38 yaşındaydı Iverson.

Emekliliğini açıklamadan önce en son 2010-2011’de Beşiktaş’ta forma giydi. Basketbol hayatına 11 All Star maçı, 1 All Star MVP bir de NBA sezon içi MVP ödülü sığdırdı ama şampiyonluğu bir türlü tadamadı.

Bubba Chuck (arkadaşları ona böyle seslenirdi) 7 Haziran 1975’de Virginia, Hampton da doğdu. Stuart Gardens’da geçen çocukluğunda hem siyah hem beyaz arkadaşları oldu – O zamandan Beşiktaşa geleceği belliymiş:)) – . Hatta aralarında en yakın arkadaşı Jamie ile bir kardeşi gibi ilgileniyordu. Siyah çocukların Jamie’yi kabullenmesi ve aralarına almasını sağladı. Tabi Jamie’nin annesi de Iverson’u kendi oğlu gibi sevdi.

allen iverson 001
Jamie & Bubba Chuck (Allen Iverson)

İlk okulu Aberdeen ilk okulunda okurken Koç Gary “MO” Moore’un dikkatini çeken Iverson sanılanın aksine spor hayatına Amerikan Futbol’u oynayarak başladı. Mo nun hiç bir zaman biyolojik bir oğlu olmadı (kızı vardı) ama Iverson’a ilk tanıştığı andan itibaren bir baba gibi yaklaştı. Onu evladı gibi büyüttü ve destekledi. Daha ilk antrenmanda hırsı ve istekliliği ile takım arkadaşlarının da sahiplendiği Iverson futbol kariyerinde özellikle hızı ve çevikliği ile zaman içinde bir çok kişinin dikkatini çekti. Sahada o kadar hızlıydı ki, kimse ona dokunamıyordu bile.

Basket koçu olan Bob Barefield’ın da dikkatini çeken Iverson kısa bir süre içinde okulun basket takımında da kendine bir yer buldu. Hem de sağlam bir yer. Çok çalıştı Iverson, biliyordu ki o dönem zencilerin içine çekildiği belalardan uzak kalabilmenin yegane yolu buydu, yaş ilerledikçe etrafında bir girdap gibi kendisini de içine çeken olaylardan uzak durmak için çalıştı. En iyi arkadaşı Jamie bir röportajda şöyle diyor “bir spor delisiydi, kaç kere sabah 6:30 da kapım çaldığında onu gördüm karşımda, hadi Jamie basket oynamaya gidiyoruz diyordu”.

Birinci sınıfa geldiğinde çevredeki bütün liseler Iverson için yarışmaya başladı, öyle ya Iversonu alan hem basketbol hem de futbolda finali garantilemiş olacaktı. Ama Iverson 8. sınıfta 15 gün devamsızlık ve F ile kaldı. Dedim ya etrafındaki girdap onu yavaş yavaş içine çekiyordu diye, zaten okuldaki derslerle arası iyi olmayan Iverson bu girdabın etkisiyle okula gitmemeye ve bir çok belaya bulaşmaya başladı.

Neredeyse kavgasız günü geçmiyordu. Bunu gören Mo Iverson’u kanatları altına ve Hampton’daki evine aldı. Ona bir oda verdi iyi bir sporcu olması için çok çaba sarfetti. Kaç kere okuldan uzaklaştırma cezası yerine okulda alıkoyma cezası almasını sağlamaya çalıştı, sürekli diğer öğretmenler ile temas halindeydi, Iverson ister istemez belaya bulaşıyordu ama Mo bu durumu olabildiğince hafif atlatması için çırpınıyordu. Sonunda bir gün Iverson’un devamsızlığının 69 günü bulduğunu öğrendi ve Iverson’a bu zamana kadar olduğundan çok daha farklı yaklaştı. Okulun önünde Iverson’u arabasının camına fırlatacak kadar kızmıştı çünkü. İşte o gün Iverson’un hayatı tekrar yoluna girmeye başladı, arabanın camını tadan Iverson Mo’nun ve durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamıştı.

allen iverson 002
Allen Iverson & Mo

Dokuzuncu sınıfta ayak bileğinin kırılmasıyla iki ay spordan da uzaklaşan Allen Iverson 10. sınıfa yıldırım gibi giriş yaptı. Eyaletin farklı kentlerinden bir çok kişi artık bu genç yeteneği seyretmek için statları dolduruyordu. 93’te Chicago Bulls ilk serideki son şampiyonluğuna ulaşıp Jordan basketbolu bıraktığını açıkladığında Iverson da ilk defa eyalet şampiyonluğunu tadıyordu. Hem basketbol, hem de futbolda. Yeni bir yıldız arayışındaki Amerika, Iverson’u yakın takibe almıştı bile.

Herşey yolunda gidiyor derken bowling salonunda karıştığı bir kavga kabus gibi çöktü üstüne. Bertel lisesinin bu ele avuca sığmayan Basketbol ve Futbol yıldızı 7 yıl hapis cezasıyla yargılanıyordu. Allen Iverson 8. ve 9. bantlarda arkadaşlarıyla bowling oynarken 32 ve 33. bantlarda çıkan bir olayın içinde buldu kendini. Ünlü, dikkat çeken ve siyahi bir oyuncu olduğu için kamuoyunda Iverson karşıtı bir kampanya başladı. Mahkemede verilen ifadeler hep yanlıydı ve Iverson olaya bulaşmamasına rağmen çok ciddi suçlamayla karşı karşıya kalmıştı. Hatta o gece tesadüfen yapılan bir video kaydında , Iverson’un “burası karıştı adamım burada durmamamız gerek gidelim hemen” dediği ve olay yerinden uzaklaştığı bile görülüyordu ama bu delil bile mahkemeyi iknaya yetmedi.

Olay siyah ve beyaz olayı haline gelmişti çünkü. 17 yaşında olmasına rağmen yetişkin biri gibi yargılanmaya başlamıştı Iverson. Olay kamuoyunda yer buldukça kutuplaşmada artıyordu. Günün sonunda 3 farklı suçla yargılanan Iverson temyiz yolu da kapalı olmak üzere Robert Wilkes’i yaralamaktan 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 10 yılı ertelenen bu cezada Iverson 5 yıl hapis yatacaktı ve bu spor hayatının sonu anlamına geliyordu. Her yönüyle adaletsiz olan bu karar kimilerini üzerken kimilerini de oldukça sevindirmişti.

Ve böylece Iverson’un hapishane günleri başladı. Gardiyanlara her gün, “bugün çıkıyor muyum?” diye soruyordu ama her seferinde aynı yanıtı alıyordu. “Bugün değil, yarın”. Bu cevaplar böyle uzayınca Iverson kendini iyice tükenmiş hisseti zira o “yarın” hiç gelmiyordu. Her gün bir çok kişiden destek mektupları aldığı gibi bir o kadar kişiden de “keşke ölsen” yazılı mektuplar alıyordu. Hatta gardiyanlar ona boynunda ilmek olan ve üzerinde Iverson yazan bir bebek bile vermişlerdi. Daha 17 yaşındaki bir kişinin kaldırabileceği şeyler değildi bunlar. Iverson her gün avukatlarıyla konuşuyordu ve sonunda aynı cevabı duyuyordu “bugün değil, ama merak etme, yarın”. İçerde bunlar yaşanırken, dışarıda Iverson lehine oluşan kamuoyu büyümeye başladı. NBC’den Tom Borakaw hapisanede Iverson’la bir ropörtaj yaptı ve bu yayın büyük ses getirdi. Sonunda gelen tepkilere dayanamayan Vali Doug Wilder koşullu afla Iverson’ı serbest bıraktı.

allen iverson 004

Sonra herşey kaldığı yerden devam etmedi elbette, edemedi. Bu olay öncesi tonlarca mektup gönderen okulların hiç biri Iverson’la ilgilenmiyordu artık. Bir sporcu olarak şansı azalsa da en azından okuluna devam edebilecekti. Ama hiç bir okul Iverson’u almak istemiyordu. Iverson’un hergün dilediği ve istediği ikinci şansı için umutları da giderek azalıyordu. Annesi okul okul dolaşıp durumu anlatmaya ve koçları ikna etmeye çalışıyordu. George Town (HOYAS) koçu John Thompson’u ziyaret ettiğinde odadaki herkesten çıkmasını isteyip koçla birebir konuşmak istediğini söyledi annesi. Odada yalnız kaldıklarında koça içinde bulundukları durumu anlattı, bu yeteneğe bir yuva bulunmazsa harcanıp gideceğini zaten etraflarını sarmış olan pisliğe çekileceğini söyledi ve koç’un yardımını istedi.

Thompson başta çok sıcak olmasa da durumun farkındaydı ve kabul etti. Yönetimdeki bütün herkesle konuşup Iverson’un okula kabulüne ikna etti ama bu kendisi içinde ciddi bir riskti, zira kimse hüküm giymiş birinin okulda yer almasını istemiyordu. Sonraki bir yıl boyunca koç Thompson yönetimi ele geçirene kadar Iverson hiçbirşeye bulaşmayan sadece işini yapan bir sporcu oldu. Iverson böyle oldukça Koç güçleniyor koç güçlendikçe de Iverson büyüyordu. idolüm ve herşeyim dediği Thompson’ı baba gibi görmeye başladı Iverson. O da “oğlunu” kimsenin yanında azarlamasa da baş başa kaldıklarında hata yapmaması için tabir yerindeyse ipi çok sıkı tutuyordu. Ve Thompson 1996’da Iverson’un NBA draftlarına girmesini sağladı. Okulu zamansız bırakıp erken Profesyonelliği seçmesinin ana nedeni ise kız kardeşinin hasta olup ilaç parasına ve bakım ihtiyaçlarının olmasıydı.

allen iverson 013

Draft’tan daha bir kaç hafta önce Reebok’la yaptığı anlaşma bütün dünyada büyük ses getirdi. Ve o gün gelip çattığında Iverson erken profesyonel olmasına karşın 1. sıradan Sixers’a draft edildi.

Evet çaylak sezonundaydı ama bütün maçları müthiş ilgi görüyordu. Özellikle crossoverları çok konuşuldu. Ona “Ankle Braker” denildi. Aynı F1 de Montoya’nın 2001 Brezilya‘da Schumacher’ı geçmesi gibi Allen Iverson’un da Michael Jordan’ı crossover‘la pazara göndermesi çok büyük olay oldu ve hafızalara kazındı. Kendisine bu crossover ile ilgili soru sorulduğunda şu ifadeleri kullanacaktı “Ben topla bir tarafa doğru hareket ettiğimde bana izin vermelisiniz, yoksa olacağı bu”. Pek de mütevazi kerata(!)…

İşte bu mütevazilik (!) kendisine 1997’de yılın çaylağı ödülünü getirecekti fakat bir yandan da Koç Brown’la defalarca ters düşmesine de neden olacaktı. Ne zaman oyundan alınsa kenara mırıldanarak Koç’un suratına dahi bakmadan geliyordu. Şimdi kendisine sorulduğunda olayların %99’u benim geçlik ve toyluk hatalarımdan kaynaklanıyordu diyor ama koçun tecrübesi ve anlayışı olmasa daha kariyerinin başındayken her şey çok tersine gelişebilirdi. Yıllar geçtikçe kazandığı paralar bir zamanlar hayal bile edemeyeceği noktaya geldi. Daha önce yapamadığı şeyleri yapmak ve kendine hediye almak istiyordu ama ne alacağı nasıl alacağı o parayı nasıl kullanacağına dair en ufak gerçekçi bir fikri bile yoktu.

Daha çaylak sezonunu yeni bitirmişken, bir davayla karşı karşıya kaldı. Silah ve marihuana bulundurmaktan suçlanıyordu. Hep olduğu gibi yine olaylar o istemese de onu bulmaya devam ediyordu. Silahlı ve uyuşturucu kullanış bir kişinin arabasındaydı ve araba hız sınırını aşınca yakalandılar. Iverson’un kafası da maalesef dumanlıydı. Basına ilk başta Allen Iverson uyuşturucu ve silahla yakalandı diye yansısa da, olayın aslı anlaşıldığında şartlı tahliye edildi. Bu olayları yaşamasının kök nedeni ise Iverson’un arkadaşlarına karşı vefası diyebiliriz. Bubba Chuck diye adlandırıldığı okul döneminden basketbol hayatının sonuna kadar hep arkadaşlarının yanında olmaya çalıştı ve arkadaşlarının kötü alışkanlıkları ve çevreleri onu sürekli bu girdabın çevresinde tuttu.

allen iverson 034

Allen Iverson basketbol hayatında oyunculuğunun yanısıra en çok bu olaylar ve geçimsizlikleriyle gündeme geldi. Ama en az bunlar kadar dövmeleri, giyim tarzı ve hip-hop düşkünlüğü de hep konuşuldu.
Dedim ya arkadaş canlısı bu adam, nipeten kısa boyu, ince yapısı, sempatikliği ve ilginç giyim ve yaşam tarzıyla oldukça fazla çocuk hayran da kazandı. Çocukların bu kadar çok ilgisi onun için iyi bir şey gibi görünse de büyüklerin gözünde Iverson hep belaya açık bir adamdı ve çocukların böyle bir adamı örnek alması doğru değildi. Hayatının geri kalanında da hep bu nedenle acımasızca eleştirilecekti.
Bir dönem bir rap albümü çıkarmak istedi. Her Amerikan vatandaşı istediği gibi bir rap albümü çıkarma hakkına sahipken Iverson şarkılarının sözleri nedeniyle oldukça acımasız eleştirildi. Çünkü o çocukların sevidiği ve örnek aldığı bir basketbolcuydu. Hazır olmasına rağmen bu albüm piyasaya sırf bu nedenle sürülmedi. Ama, piyasaya sürülmeden yaratabileceği maksimum sansasyonu da yarattı.

allen iverson 022

2004-2005 sezonuna gelindiğinde Iverson’un antrenmanlara katılmaması ve bu tür olayların içinde sürekli yer alıyor olması nedeniyle Philly Iverson’u takas listesine koymak istedi ama Iverson buna direndi. Koça kendini toparlayacağına dair söz verdi ve bu sözü tuttu da. Iguadala’nın da takıma dahil olmasıyla 2004-2005 sezonu Iversonun kariyerindeki parlak dönemin incisi oldu diyebiliriz. 31 Sayı ortalaması ile en skorer oyuncu ve Allstar MVP seçildi. Playoff’larda oynadığı 5 maçta neredeyse yedek kulübesine hiç gelmedi ve 31.2 sayı ortalama ile oynadı. Bu istikrar bir sonraki sezona da yansıdı ve 2005-206 sezonunu 33 sayı ortalaması ile kapattı.

allen iverson 028

Sonra mı, sonrası yine olaylar olaylar. Eşiyle yaşadığı bir kavga sonrasında eşini çıplak şekilde sokağa atınca, Iverson için yine dava süreci başladı. Yok elinde silah vardı yoktu tartışmaları ve peşi sıra yıpratan medya didiklemeleri onu iyice yordu ve yine antrenman düzensizliği sorgulanır hale geldi.

Bir basın toplantısında “Antrenmanlara geç geliyormuşsun, katılmıyormuşsun Neden?” sorusuna duygusal bir yanıt verince durum iyice karıştı. En yakın arkadaşı ölmüştü ve arkadaşlarına bağlı bir adamın yıkımı kaçınılmazdı. Aslında vermek istediği cevap, “arkadaşım öldü ve bu beni çok etkiledi bu nedenle antrenmanların bazılarına katılamadım veya geç geldim ama bunu hiç bir maça yansıtmadım” – ken- ağzından şu sözcükler çıkıyordu. “Adamım antrenmandan bahsediyorsun, maç değil sadece bir antrenman. Arkadaşım öldü ne bekliyorsun benden antrenman mı” olunca bu cevap Iverson antrenmanlarını ciddiye almıyor diye yansıtıldı. Bütün bu olayların sonunda, ne kadar çok evim dediği Philly’de kalmak istese de, sonunda Denver takasını onun için kaçınılmaz hale geldi.

Allen Iverson ve Beşiktaş Macerası

3 Kasım 2006’da Denver Nuggets’a takasla gönderilen Allen Iverson 2006-2008 yıllarında sayı ortalamasını düşürse de Carmelo Anthony ile iyi bir frekans yakaladı. 2007 ve 2008’de Denver’la yine playoff gördü hatta bu sezon 87-88 sezonundan sonra Denver’ın 50 galibiyet gördüğü ilk sezon oldu. Playoff’larda başarı gelmeyince, Iversonun antrenman problemleri devam edince, Denver’da gizli fatura Iversona kesildi. Devamında Memphis ve Detroit tecrübesi de yaşayan Iverson 2009-2010 sezonunda tekrar Philadelphia’ya döndü ama evinde beklediğini bulamadı ve farklı kariyer deneyimi için Türkiye’ye geldi.

26 ekim 2010’da Beşiktaş’la 4 milyon dolara anlaşma imzalayan Allen Iverson 10 maça çıktıktan sonra baldırından sakatlandı ve ameliyat için Amerika’ya gitti. Ve bir daha da Türkiye’ye dönmedi.

Eğrisi ve doğrusuyla, her insan gibi, kendi seçimlerinin sonuçlarını yaşayan Iverson, umutsuz bir ruh haliyle 30 Ekim 2013’de emekliliğini açıkladığında 38 yaşındaydı. Bence 1,83 boyundaki bir basketbolcuya göre hiç de fena sayılmayacak bir kariyeri ve maddi birikimi oldu.

“Ölene kadar Sixers’lı olacağım. Sen ne zaman Philadelphia basketbolunu düşünsen, Allen Iverson’ı düşünürsün. İşte ben bütün hayatım boyunca bunun için mücadele ettim”

ALLEN IVERSON

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir