Yazı İçeriği
Bir çoğunuzun Lenny Cooke kim ki, nereden çıktı bu yazı diyebilir. Siz kahvenizi alıp gelin, gelince şu alttaki play list’in de play tuşuna basın. Ben de yavaştan anlaymaya başlayayım. İvan Gonçarov’un “Aynı Eski Hikaye“ kitabındaki kahraman Alexander genç yaşında yaşadığı küçük köyü terk eder. Her şeyi bildiğini sanarak büyük hayallerle şehre taşınır. Şehri tanıdıktan sonra şehir hayatına zihinsel olarak hiç hazır olmadığını, yaşayışın, insanların çok farklı olduğunu anlar. Büyük sıçramalar öncesi, o adımlar için önceden hazır olmalı insan. Onu bekleyenlere karşı hazırlanmalı. Eğer ki yaşamak istemiyorsa hazin sonu, düşüşü.
2001 yılının 27 Haziran gününde NBA draftında liseden direkt NBA’ye geçen Kwame Brown ilk sıradan seçilir. Yine liseden direkt NBA’ye geçenler arasında olan Tyson Chandler, Eddy Curry ve DeSagana Diop da draft gecesinde ilk 10 sıra içerisinde yer almaktadır. Bu anları New Jersey’de televizyondan elinde kola ve hamburger ile izleyen 19 yaşındaki genç, o yıl Amerikan liselerinin en iyi oyuncusu seçilmiş ve LeBron James, Carmelo Anthony ve Amar’e Stoudemire’dan daha büyük bir üne sahiptir. Genç adamın aklındaki tek soru, lise sonrası 2002 yılında NBA draftına mı katılmak, yoksa üniversiteye mi gitmek arasında cevapsız kalmaktaydı.
Sokak Çetelerinden Parlayan Yıldıza: Lenny Cooke
29 Nisan 1982’de dünyaya gelen Lenny Cooke’un hayatı New York şehrinin en fakir ve tehlikeli bölgelerinden biri olan Bushwick’te geçer. Çocukluğu sokak çeteleri arasında geçen Cooke’un okul eğitimi hiç düzenli gitmez. Dersleri kötü olan, sınavları geçemeyen, sınıf tekrarlayan Cooke’un eşsiz bir basketbol yeteneği vardır. Basketbol topunu gördüğü anda sokakta, salonda her nerede olursa olsun, karşında kim olursa olsun parlayan tek isim haline gelir.
Brooklyn Lane Lisesi’nde okurken en basketbolda iyi lise 1 öğrencisi seçilen Cooke derslerdeki başarısızlığı sonrası aynı seneyi yine New York’ta yer alan La Salle Academy’de okur. 30 sayı, 15 ribaund ortalaması tutturarak bütün ülkenin dikkatini çeker. Bir tarafta okulun salonunda bir tarafta sokakta basketbolunu daha üst seviyeye taşıyan Cooke’un hayat tarzı ise eğitim yerine partilere ve içkiye önem vermekle devam etmektedir. Bütün bunların arasında 2000 yılında Amerika’nın en iyi lise öğrencilerinin katıldığı ABCD turnuvasında oynadığı oyunla herkesin ağzını açık bırakan 1.98m boyundaki Lenny Cooke, MVP seçilerek o andan itibaren menajerlerin ve üniversitelerin ilgisini çekmeye başlar.
Debbie Bortner ve Lenny Cooke
Onların dışında aynı zamanda eğitimci olan Debbie Bortner da oğlunu izlerken Cooke ile ilgilenmeye başlar. Lenny Cooke’un yeteneği ne kadar iyiyse disiplini bir o kadar kötüdür Bu durum Debbie’nin ilgisini çeker. Bir süre sonra Cooke ile konuşan Debbie kendisine maddi ve manevi her türlü desteği vereceğini, ancak öncelikle okulunu ve çevresini değiştirmesini söyler. Böylecek Cooke 2000 yılında Debbie Bortner’in da çalıştığı Northern Valley Bölge Lisesi’ne okumaya başlar.
Zamanla araları daha iyi olan ve Debbie’den istediği zaman 100-200 dolar harçlık alan Lenny arkadaşlarından kopamaz ve sürekli Bushwick bölgesinde takılmaya devam eder ancak bir yandan basketbol ve eğitiminiz aksattığı için bu durumdan da hoşnut değildir. Debbie’nin oğlu Brian ile de zamanla iyi arkadaş olan Lenny bir yanda Bushwick’te boruları patlayan ve farelerin istilasına evinde annesiyle yaşarken bir diğer yanda ikinci annesi olarak gördüğü Debbie’nin havuzlu evinde zaman geçirmektedir. Lenny bir süre sonrası annesinden de izin alarak Debbie’nin yanında yaşamaya başlar, Bushwick’ten arkadaşlarını getirerek.
2001 NBA Draftı
2001 NBA draftını bu evde izleyerek son sınıf öncesi ülkenin en iyi lise basketbolcusu olan Lenny Cooke hala direkt NBA draftına katılma veya universitye gitme arasında kayıtsızdır. Bu arada başka bir sorun da yaşı 19 olması nedeniyle kural gereği artık lise okulunun basketbol takımında oynayamaz ancak sadece turnuvalarda boy gösterebilmektedir. Okulu zaten sevmemektedir ve sadece diploma almak için okula gitmek zorundadır. Mentorü ve ikinci annesi Debbie Bortner önce okulunu bitirip diplomasını almasını, üniversiteye burs ile gitmesini, özellikle en eksik yönü olan disiplinini geliştirmesini ve ondan sonra karar vermesini öğütlemekteyken etrafında dolaşan menajerler ise liseyi dışarıdan bitirebileceği okullar önermekte ve okul dersleri yerine onun turnuvalarda olması gerektiğini anlatmaktaydılar. Çünkü, ne de olsa menajerlere göre en az 10 takım 2002 NBA draftında Lenny Cooke’u ilk turda seçmek için söz vermiştir.
2001 Yaz Kampı
2001 NBA draft gecesini izledikten birkaç gün sonra basketbol kampının sabah 08:0’te başlayan ilk gününe geç kalan Lenny Cooke kampın antrenörü tarafından antremana alınmaz ve ertesi gün sabah saat 06:30’da gelmesi istenir. Lenny Cooke “Saat 8’e bile gelememişken saat 6.30’a nasıl yetişeceğim?” diye sorunca antrenör “En önemlisi yaşam disiplinini yaratmak. İyi bir insan olmadan iyi bir basketbolcu olunmaz” diyerek çalışma ahlakının her şeyden önce geldiğini anlatmaya çalışır.
Basketbol kampında etrafta kameralar, gazeteciler ve menajerler olarak çalışan Lenny Cooke koşularda en arkada kalan, spor salonunda en az zaman harcayan ve ısınma hareketlerinde sadece yerde yatan olarak sürekli uyarı alır ama topu eline alıp maça başladığı anda her şey bir yanda kalır. Atletizmi, top ile yaptıkları, şutları, savunmada adamını koruma hırsı, komple yeteneği tamamen doğal olan ve hiç zorlanmadan her şeyi kortta yapan bu genç haberlerde geleceğin en büyük yeteneği olarak gösterilir. Lenny Cooke artık babadır ve kız arkadaşıyla beraber ailesine bakmak için de maddiyatın önemli olduğuna düşünmektedir.
Basketbol kampı dönüşü esnasında otobüs terminalinde beklerken terminal çalışanı onu tanır, yanına gelir ve sohbet etmeye başlarlar. Sohbetin sonunda terminal çalışanı “Git o parayı al, hayatını kurtar” der ve belki de bu içten söylenen cümle Lenny Cooke’un üniversite yerine NBA draftı seçimini daha ağır kılmaya başlar.
2001 ABCD Turnuvası
2001 ABCD turnuvasında yine Amerikan liselerinin en iyi öğrencileri buluşurlar. Bütün gözler bir önceki senenin en iyi oyuncusu Lenny Cooke üzerindeyken artık dikkat çekmeye başlayan, kendisinden 2 yaş küçük olan bir başka isim de takip altındadır; LeBron James. Bu turnuvada Lenny Cooke ile Carmelo Anthony farklı takımlarda karşılaşırlar ve bu maçta sonra ikisi çok iyi arkadaş olurlar. Lenny ile Carmelo maçında Lenny sahanın yıldızı olur, Carmelo’nun takımını parçalarlar.
LeBron James ile ilk Karşılaşma
Bir sonraki maçta ise Lenny Cooke ile LeBron James karşılaşırlar. Bu maçı üniversite gözetmenleri, menajerler dışında izlemeye gelenler arasında daha sonra 10 yıl boyunca ABD milli takım antrenörlüğü yapan Mike Krzyzewski de bulunmaktadır. Maça Lenny Cooke çok hızlı başlar, hücumda her istediğini yapmaktadır. Potaya penetreler, smaçlar ve isabetli şutlar ile 3-4 hücum üst üste takımı sadece kendisi yönetir. Ancak zamanla herkesin, hatta arkadaşlarının bile konuşmaya başladığı LeBron James karşısında kendisini ispatlama hırsı maç içerisinde ters tepmeye başlarlar. Kondisyon antremanlarından, spor salonlarından kaçmasının cezasını, erken yorularak ve savunmada LeBron James karşısında güçten düşerek almaya başlar. Defalarca kenara alınırken nefes nefesedir ve bu esnada LeBron James parkede parlamaktadır.
Maçın son 6.2 saniyesine girildiğinde Lenny’nin takımı 1 sayı öndedir. Takım arkadaşı iki serbest atışı da kaçırır ve son hücuma LeBron’un takımı pota altından başlar. LeBron James topu alır ve karşısında onu savunan Lenny Cooke vardır. LeBron topu sürmeye başlar. Lenny ona geçecek yer bırakmaz. LeBron bir anda bir adım ile hızlanıp Lenny’nin yanından fırlar ve Lenny sadece LeBron’u yakalamakla uğraşır. Bu esnada süre sona ermektedir. LeBron top ile dribling yaparken hiç stop etmeden koşu esnasında üçlük çizgisi arkasından şuta kalkar ve o şut basket olur. İşte bu an LeBron James’in bugünkü LeBron James olmak için attığı ilk adım olurken Lenny Cooke’un da bugünkü Lenny Cooke olma yolunda attığı adımlardan en önemlisi olur. Bu turnuvadan sonra Lenny Cooke, Las Vegas’ta yapılan turnuvaya katılır. Yine bir yıldız olarak kameralar peşindedir. Yine çok iyi oyunlar oynar ancak basketbol maçlarından çok partilerdeki içkili halleri kameralara yansır.
Kritik Karar
Lise son sınıfında yaşı gereği lise turnuvalarına katılamayacağı için Debbie’nin kendisine tavsiyesi olan okula gidip diplomayı almak yerine menajer tavsiyesi olan liseyi dışarıdan bitirip bu esnada çeşitli turnuvalarda oynamaya karar verir. Bu nedenle eyalet değiştirmek zorunda olan Lenny Cooke, Michigan’a giderek Mott lisesine kayıt olur. Ancak Lenny Cooke’un çok sevdiği New York’tan uzaklaşması onu içine kapatır. Katılması gereken birçok turnuvaya katılmaz, kişisel çalışmalar yapmaz, antremanlardan uzak durur, sadece belirli yerlerde gözükür. Bu esnada ilgi elbette azalmaya başlar, eskisi gibi göz önünde olmaz. Şubat 2002’de NBA draftına katılmaya karar verdiğini lokantada düzenlediği bir basın toplantısıyla açıklayan Lenny Cooke “Ben yine aynıyım, bendeki yetenek bitmedi ve Lenny Cooke burada.” derken farkındaydı eskisi gibi üzerinde ilgi olmadığını.
2002 NBA Draftı
26 Haziran 2002 NBA draftında Houston Rockets ilk sıradan Yao Ming’i seçer. Dunleavy 3. sıradan Golden State tarafından, Drew Gooden 4. Sıradan Memphis tarafından, Nene 7. sıradan Denver tarafından seçilirken lise mezunu Amar’e Stoudemire 9. sıradan Phoenix tarafıdan seçilir. Aynı draftta başka bir lise mezunu öğrencisi seçilmez. Ve sadece birkaç ay önce büyük bir yıldız adayı olan Lenny Cooke’un ismi geçmez.
Bir önceki yıl liseden direkt seçilen Brown, Chandler, Curry gibi isimlerin ilk yıllarında adeta dağılmaları sonrası 2002 draftında lise mezunu sadece bir kişi seçilmiş ve o seçilen Amar’e de NBA’de yılın en iyi çaylağı ödülünü almıştı. Bu durum bir sonraki 2003 draftını da etkilemiş, liseden gelenlere bir kez daha pozitif gözlerle bakılmış ve liseden gelen LeBron James ilk sıradan seçilirken Travis Outlaw, Ndudi Ebi, Kendrick Perkins ve James Lang de liseden gelip draft edilmişlerdi.
2002 yılında liseden mezun olduktan sonra bir yıl üniversitede oynayan Carmelo Anthony de 2003 draftında 3. sıradan Denver tarafından seçilmişti. Bütün bu oyuncularla aynı dönemde lisede oynayan ve onlardan üstün tutulan Lenny Cooke ise 2002 yılında draft edilemeyince New York’un ünlü Rucker Park’ında sokak basketbolu oynamış, NBA gelişim ligi takımı Columbus tarafından denenmiş ama kadroya alınmamış, Amerika Basketbol Ligi (USBL)takımı Ducks tarafından denenmiş ama kadroya alınmamış ve sonunda Mayıs 2013’te başka bir USBL takımı Brooklyn Kings tarafından kadroya alınarak 21 yaşında profesyonel olabilmiştir.
Lebron James ve Rövanş
Oynadığı 15 maçta 28.8 sayı ve 9 ribaund ortalaması yapan Cooke bu arada Boston Celtics’in ilgisini çekip yaz kampına çağrılmıştır. Kendisine tekrar açılan NBA kapısından bu defa girmek isteyen Cooke yaz kampı maçlarında ufak dakikalar da olsa oynayıp form tutmaktadır. Cleveland Cavaliers ile oynanacak maçta yeni çaylak LeBron James karşısına çıkmayı fiziken ve mentalen kendisini hazırlar. Ama Lenny Cooke bu maçta bir saniye bile süre almaz.
Moralmen yıkılan Lenny diğer kamp maçlarının hepsinde oynatılsa da psikolojik olarak kendisini veremez. Daha sonra verdiği bir röportajda “O maçta ondan iyi olduğumu gösterme şansım vardı, hazırlanmıştım ama galiba bu defa benim nasıl çalıştığımı gördükleri için beni LeBron karşısında oynatmadılar” demiştir.
Yaz kampı sonrası Boston Celtics tarafından NBA kadrosuna alınmayan Lenny’yi başka bir NBA takımı da istememiştir. Ardından Filipinler ve Çin’de basketbol oynayan Cooke burada maç başına 16.7 sayı ve 7 ribaund ortalamalarını tutturmuştur. 2006 yılında ülkesine dönen Cooke o dönemde NBA’in alt ligi olan CBA liginde Minot Skyrockets takımıyla maçlara çıkmış ancak aşil tendonundan sakatlandıktan sonra basketbol kariyerini bitirmiştir.
Bugünlerde konferanslar vererek genç oyuncu ve yıldız adaylarına “Ben bunları yaptım, yapmayın, yaptıklarımı örnek almayın” diyerek söyleşilere katılan Lenny Cooke’un oğlu koyu bir LeBron James hayranıdır.
”Bir fincan kahve; loş bir odada, yarı kapalı gözlerle içilen, kokusu içe işleyen bir sigara… Hayattan bu gerçeklikten başka talebim yoktur, bir de düşlerimden.. Az mı bu? Bilmiyorum. Hem az nedir, çok nedir, onu biliyor muyum?”
FERNANDO PESSOA