Yazı İçeriği
Koyu bulutlu gri gökyüzünün altında, bir Pazar gününde tekrar eski bira fabrikasına düştü yolumuz 2019 Londra Kahve Festivali için. Bu yıl da festival yeri değişmedi ve yine sabahın erken saatinde kendimi içeriye attım. Yanımda son birkaç ay nitelikli kahveye önem vermeye başlayan arkadaşım ile.
İçeriye girdiğimde yine aklımdan geçen “Acaba bu yıl değişik ne göreceğim” sorusu canlandı. Son 2 yıl olduğu gibi ama ilk kahve kokusunu aldığım an yine “İyi ki gelmişim” dedim.
Sabah İlk Kahve Espresso Martini?
Yine bir festival öncesi son 24 saati kahvesiz geçirmenin etkisiyle başlayan bedendeki ve beyindeki kafein davullarını hafif hafif çalmaya başlamıştı. Susturmak için uzatilan ilk kahve bardağını almam ile aslında bunu espresso martini olduğunu fark etmem bir oldu. Evet espresso martini iyi giderdi ama ilk başta değil, belki günü ilerleyen anında.
Kısa bir süre sonra da ilk defa gördüğüm kahve kavurmacılarının birinden ilk espressomu içmemle beraber hediye ettikleri 100gr kahve paketini de festival çantama atıverdim.
Londra Kahve Festivali Yenilikleri
Adlarını daha önce hiç duymadığım o kadar çok kahve üretici, yetiştirici ve kavurucu marka vardı ki, kahve dünyasının artık iyice endüstriyel bir hal aldığını bir kez daha görmüş oldum. Büyük markalar değil de ufaktan işe başlayanların kendilerini daha da belli etme ve tanıtma yeri oldu kahve festivali.
Birçoğuyla konuştuğumu söyleyebilirim. Bazıları ilk defa katıldıklarını belirtti. Bazıları da geçen sene daha ufak standları olduğunu ve bu sene için daha büyük yer aldıklarını söylediler. Bu da gösteriyor ki iyi bir zamanlamayla bu işe başlayanlar iyi planlamayla da bir sene içerisinde büyüme fırsatını kendilerine gösterebiliyorlar.
Bundan birkaç yıl önce kıyıda köşede yeri olan Ozone (yine bahsetmiştim bu firmadan) bu sene önünde kuyrukların olduğu, şampiyon barıştaları getiren bir firma haline geldi. Aynı şekilde Union Kahve Kavurucusu da en çok kişinin rağbet ettiği bir marka haline geldi.
Ne Yoktu Ki?
Son iki seneden eksiği ise bu defa kahve tadımı masası oluşturmamaları oldu. O masada profesyonel baristalar eşliğinde kahve demlemesi, içimi ve tadımı hakkında verilen bilgilerin bu sene eksik bırakılmıştı. Ama yeni kahve çiftlikleri ve üreticileriyle anlaşma yapmaları kahve çeşitliliği açısından büyük bir artı.
Kahve Festivalinde Çeşitlilik de Artıyor
Kahve çiftliği ve çiftlikleri. Artık o kadar çok üretici oluşmuş ki hangi çiftliği coğrafi konumuna kahve seçme sınavından bile geçmek zorunda kalacağız. Etiyopya zaten basil başına artık büyük bir ticaret ve neredeyse herkes farklı bir çiftikten getiriyor kahveyi.
Keza Ruanda bile 2-3 yıl öncesine kadar bir elin parmaklarını geçmeyen çiftlik sayısına sahipken şimdi onlarca farklı isim gezinmekte. Güney Amerika piyasası zaten yıllardır var olan bir ekonomi ve bunu Afrika’ya da iyice yaymışlar. Bu durumun en büyük eksisi kahvenin ne kadar kaliteli olup olmamasıyla ilgili.
Her Etiyopya kahvesi iyi çıkacak veya çiftliklerin kahve kalite üretimi de yüksek olacak diye bir kural yok. Etiyopya‘nın yıllar içerisinde Brezilya ve Vietnam gibi bir sanayi fabrikasına dönüşmemesi en büyük dileğim.
Şu anda en büyük çoğunluk bağımsız çiftlikler ve o bölgelerde kahve getirenler gidip bire bir çiftlikleri gezip anlaşma yapıp geliyorlar. Bu durum böyle kalsın ama her sene daha çok çiftlik sayısı çıkıyor festivalde. Eskiden Yirgacheffe, Harrar, Limu diyebilirken düşünmede şimdi yeni tatlar ile yeni arayışlar içerisine atılıyoruz. Bu durum elbet sadece Ruanda için değil, Honduras, Kenya, Guatemela ve Kolombiya bile yeni çiftlikler için pazar olma durumu yaratmış.
Demleme Ekipmanları
Gözüme çarpan başka bir nokta da kahve demlemele ekipmanlarının artık iyice gelişmiş ve çeşitli olması. Birçok kahve aleti üreticisi artık iyice kimyasal bir çalışma içerisine girmiş sanki.
Geçen yıla kadar chemex ve pour over demlemeler çok havalı dururken artık çok daha fazla aleti sergileyip kahve tadımları yapılabiliyor. Bu sene fazlasıyla cold brew dripper, slor dripper ve siphon coffee maker gördüm. Ki kahvenin her türlüsü için farklı farklı lezzetli sunulması da başka bir zevk.
Manuel espresso makinesi başka bir tat ama elbet biraz güç kullanılması gereken bir alet. Yine de sonunda bir espresso kıvamı verebiliyor. Kahve makinelerinden bahsederken her sene ilgimi çeken Sage (Breville) yine güzel bir stand ve yeni makineyle gelmişti. Bir espresso’larını içmeden geçemezdim. Yine makinelerini güzelce anlatanlar vardı. Ama o kadar kötü kahve seçimi yapıyorlar ki, o güzelim makineler için yine yapılan espressoyu içemedim.
Kahve Çiftliğine Bir Tura Ne Dersiniz?
Gezinmeler arasında en çok dikkatimi çeken standlardan biri bu sene ilk defa gördüğüm kahve çiftliği turu oldu. 1400-1800 Euro arasında değişen fiyatlarda aralarında Brezilya, Kolombiya, Etiyopya, Ruanda olan kahve çiftliklerine 7-8 günü bulan turlar düzenlenmekte.
Stand başında olan beyefendi sanırım fazla ilgi olmaması nedeniyle eline gazete almış sessizce takılırken, benim durup baktığımı görünce bir anda heyecanlandı. Ayağa kalkarak anlatmaya koyuldu. Güney Amerika turlarında fazla sanayi olduğu için farklı çiftlikler görme imkanı yokmuş. Ama Afrika turlarında ücra kenarlarda kalmış çiftlikleri bile ziyaret edebiliyorlarmış.
Uçak bileti dışında bütün konaklama ve çiftlikler arası yolculuk fiyata dahilmiş. Bununla beraber ek bilgi olarak da çiftliklerin kendilerini tanıtmak için gelenlere kahve hediye ettiklerini de söyledi. Kilolarca kahve ile geri dönme imkanı da varmış ve bu da ekstrası sanırım.
O kadar çok çiftlik kelimesi kullandım ki sanırım en fazla bu büyüyen pazar yerlerine takılmış oldum. Bunların büyümesi demek kahve sanayisinin tekelci birkaç firma dışına çıkıp daha da yayılması anlamına geliyor ki bu da güzel bir durum.
Kahve dışında yine organik yiyecek üreten firmalar da vardı. Hatta bu sene ilk defa çiçek satıcısı bile vardı. Ne alaka değil mi? Evet ne alaka! Hatta deri cüzdan ve barışta önlüğü üreten bir firma bile vardı. Kahve festivalinin yanında ekstradan birkaç tane format dışı marka olması daha da renklendirmiş oluyor, özellikle de renkli çiçekler. Yine canlı müzik ve barista yarışmasıyla sürekli canlı olan bir festival oldu.
Gri havayı renklendiren kahve festivalinin, gelecek yıl yine aynı yerde Nisan’ın ilk haftasında yapılacağını öğrenince 2020 için ilk planımı da yapmış oldum.