Yazı İçeriği
Peaberry çekirdekleri kahve meraklılarının gözünde gönlünde ayrı bir yere sahip. İçildiğinde insana kendini özel ve farklı hissettiriyor. Kokusu buram buram burnunuzda kalıyor. Hatta bu kahve çekirdeği hakkında bir şeyler bilmek bile kahve girdabının içine acımasızca çekiyor insanı. Bu yazıda bir pazarlama harikasını anlatacağım size, ilginç hikaye ile farklılaşmanın değeri nasıl artırdığını göreceğiz.
Sanırım biraz merak uyandırdım üstünüzde ki okumaya devam ediyorsunuz. öyleyse zaman kaybetmeden konuya gireyim.
Bütün kahve çekirdeklerinin kardeşi vardır. Evet hem de ikiz kardeşi. Peaberry’ler hariç. O kardeşe katlanamaz çünkü. Daha çok küçükken mutasyona uğramıştır. Hem de bizzat doğanın eliyle. Ve tek başına yerini almıştır o kahve kirazı içinde.
Kahve çekirdeği aslında kahve kirazı meyvesinin çekirdeğidir. Kahve kirazı birbirine yapışık iki çekirdekten oluşur. Kahve kirazını kesip açarsanız içinden birbirine sevgiyle bakan iki yeşil çekirdek çıktığını görürsünüz.
Ama peaberry farklıdır, dedim ya o kardeşe katlanamaz. Tek başında yekpare biçimde yer alır yuvasında. Fakat onu farklı kılan ne yetiştiği bölgedir ne de türü, sadece ve sadece doğanın bir mucizesi olarak mutasyona uğramasıdır. Ağaçta yetişen bütün kirazlar çift çekirdekliyken içlerinden sadece birkaç tanesi peaberry yani tek çekirdekli olabilir.
İstatistiksel olarak da rakam vermek gerekirse her 100 kahve çekirdeğinin 5 tanesi tek çekirdekli olarak hasat edilmektedir.
Kahve yetiştirmesi ve toplaması oldukça meşakkatli bir meyve. Öyle ki, türüne göre nem ve sıcaklık ihtiyacı oldukça değişken. Bir kahve türünü başka bölgede üretmeye kalktığınızda lezzeti ve hatta yapısı da değişeceği için yeni bir kahve cinsi geliştirmiş olabilirsiniz. Hatta kahve aromasını çevresindeki diğer bitki ve meyvelerden aldığı için etrafında turunçgil veya kakao ağaçları varsa bunu çok net aromasında hissedersiniz. Yanardağ eteğinde yetişen kahvenin o yakıcı acılığı ve lezzeti de bulunduğu bölgeyi sahiplenmesinden gelmektedir. Bu nedenle o bölgesel faktör ortadan kalktığında veya değiştiğinde kahve bunu hemen tadına yansıtır. İster ağaçta ister çuvalda olsun fark etmez.
Hindistan Kahvesinin İlginç Hikayesi
Dedim ya kahvenin yeri yurdu değiştiğinde bu hemen tadına yansır diye aynı durum nakliye ve taşıma için de geçerli, yeri gelmişken hint kahvesi ile ilgili ilginç bir bilgiyi de paylaşayım.
Bilir misiniz bilmem, kahvenin Yemen’den sonra en büyük ihraç limanı Hindistan olmuştur. Hindistan‘dan Avrupa’ya gemiler yol alırken ilk başlarda 2-3 ay süreyle yolculuk yaparlardı. Bu yolculuk esnasında geminin ambarında tuzlu su ve iyotla demlenen ve hatta küflenen kahve bambaşka bir tat ve aromaya kavuşurdu.
Süveyş kanalı ve artan taşıma hızları ve hatta uçak nakliyle kahve taşınmaya başladıktan sonra o meşhur Hint kahvesi birden bire Avrupada gözden düştü. Bunun tek sebebi artık eski aromayı barındırmamasıydı. Bunu farkeden Hintli tüccarlar, kahvelerini nakletmeden önce deniz kenarında depolar tutup aynı aromayı ve küfü burada kahvelerine kazandırmaya çalıştılar ama o eski tada bir türlü ulaşamadılar. Günümüzde bile hala hindistan kahvesi bu nemli deniz kenarı depolarında 3 ay bekletilip öyle nakil edilmektedir.
Çekirdeklerin Toplanması
Bütün bunların yanı sıra kahvenin toplanması da oldukça zorlu bir süreçtir. Bütün kirazlar tek tek elle toplanır. Zaten bu nedenle kahve genelde az gelişmiş ve iş gücü maaliyeti düşük ülkelerde üretilir. Peaberry’ler de bütün bu süreçten geçerler ancak son aşamada yine teker teker elle diğer yarım çekirdeklerden ayrılırlar. İşte peaberry çekirdeklerin diğer çoğu çekirdeğe göre fiyatının yüksek olmasının sebebi de budur.
Peaberry her bölgede her cins kahvede karşınıza çıkabilir, özel bir yetişme bölgesi olmasa da daha çok bu çekirdeklere Tanzanya da ratlanıldığı bildirilmektedir. Lezzeti, aroması ve dolgunluğu yarım çekirdek arkadaşları ile birebir aynıdır aslında ama bir pazarlama stratejisi ile bu farklılık size hissettirilir.
Kavurması origin çekirdekle birebir aynı olmakla birlikte daha çok yetiştiği bölgelerde üretilen kahveler medium roast tüketildiği için bu çekirdeğide orta kavrulmuş tüketirseniz pişman olmazsınız.
Ama elbette birkaç farkı var, daha önce de belirttim, bu farkların birincisi fiyat.
Toplama ve ayrıştırma sürecindeki elle ayrıştırma adımı peaberry’nin fiyatına da yukarı yönde bir etki getiriyor. (Olaya tersten bakarsanız bu ayırma işlemi aslında mutasyona uğramış bu çekirdekleri ayrıştırmak için yapılmaya başlanmış olabilir.)
İkici fark ise bu kahveyi içerken yanınızdaki arkadaşınıza, peaberry hakkındaki engin bilginizden bahsedip bir wow etkisi uyandırabilirsiniz. Siz bahsettikçe içtiği kahvenin ne kadar özel bir kahve olduğnu anlayacak ve her yudumunu dikkatli almaya başlayacktır. Bu durum içtiğiniz kahveye ayrı bir aroma katsa da o aromanın bilimle ilişkisi sadece psikoloji alanındadır.
Bütün bu anlattıklarıma rağmen, ben tek çekirdek kahveyi severim, kokusu bana hoş gelir tadı yumuşak gelir. Bir de bu bildiklerimi dökerim ikram ettiğim misafirlerime. O yüzden keyfi de başka olur.
Siz de bu pazarlama harikası kahve çeşidini deneyip, fikrinizi burada paylaşırsanız sevinirim. Şu an bildiğim kadarıyla bu çekirdekleri Tchibo Türkiye’yePerl-Bohnen adı altında getiriyor.
Son söz:
Yediğimiz içtiğimiz herşeyde olduğu gibi kahvenin de arkasında -ciddi düzeyde- karşılığı alınamayan bir emek var. Lütfen her yudumunuzda bu emeğe teşekkür edin ve mümkün olduğunca fairtrade etiketli kahveleri almaya gayret edin. Unutmayın ki elinize aldığınız her kahve çekirdeği sizden önce en az bir kişinin eline değdi..
“What do you want?”
CASSANDRA CLARE, CITY OF BONES
“Just coffee. Black – lIke my soul.”
Bu durumda Bourbon Amarelo da bir yazıyı haklediyor… :)